Evde olup olmadığını anlamak için telefon hattına bile girebilir. | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ يَدْخلَ في خَطّ هاتفِ لتَأْكيد بيتِ شخص ما |
Rüya olmadığından emin olmak için adamın birine beni çimdikle dedim. | Open Subtitles | طلبت من الرجلِ بجانبي قَرْصي لتَأْكيد من اني لا احلم |
Ben de bu sabah ikimiz için bakmaya gittim. | Open Subtitles | لذا هَبطتُ هناك هذا الصباحِ لتَأْكيد منه لنا. |
Yalnızca ikimizden birinin kimliğini kaybetmemesi için biraz fazla uğraşmamız gerekecek. | Open Subtitles | نحن فقط يَجِبُ أَنْ نَعْملَ بجدّ إضافيون لتَأْكيد لا أحدنا يَفْقدُ هويتُنا. |
O parayı sadece bu nesnelerin dikkatimi çekmesini istediğim için verdim. | Open Subtitles | فقط لتَأْكيد أن ألفت إنتباهي إلى هذه المواد لماذا؟ |
Kabul ediyorum, bir kaçı sadece öldüğümden emin olmak için gelecektir. | Open Subtitles | للضمان، بضعة منهم ستَظْهرُ فقط لتَأْكيد أَني ميتُ بحقً. |
Maaş alabilmek için bunu işverenime verdim. | Open Subtitles | بأنّني أعطيتُ إلى ربِّ عملي لتَأْكيد أنا أصبحتُ ذو راتبَ. |
Çünkü tek yaptığın, bu evliliğin işe yaramayacağına emin olabilmek için her şeyi yapmak oldu. | Open Subtitles | لأن كُلّ عَملتَ كُلّ شيءُ أنت يُمْكِنُ أَنْ لتَأْكيد هذا لا يَعْملُ. |
Güvende olduklarına emin olmak için atlayışları ilk o yapar ve sonra Evel gelir, bütün şöhreti kaparmış. | Open Subtitles | هو يَعمَلُ القفزاتُ أولاً، لتَأْكيد هم كَانوا آمنون وبعد ذلك تَركَ ايفيل يَجيءُ فيه ويَحْصلُ على كُلّ المجد. |
Danny'nin güvende olduğundan emin olmak için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نَعْملُ كُلّ شيءَ نحن من المحتمل يُمْكِنُ أَنْ لتَأْكيد الذي داني آمنُ. |
Soygun için içerden birini kullanıyorlar, Ve işbirliği yapacaklarından emin olmak için de yakınını kaçırıyorlar. | Open Subtitles | يَستعملونَ شخص ما على داخل للضَرْب فوق المصرفِ، وبعد ذلك يَستعملونَ الإختِطاف لتَأْكيد هم يَتعاونونَ. |
Eşinin oradan sağ salim gelebilmesi için elimizden ne gelirse yapıyoruz, | Open Subtitles | نحن نَعْملُ كلّ ما يمكن عمله لتَأْكيد هي تَخْرجُ مِنْ هناك بسلامة، |
Bak şimdi, eğer polisler bir saat içersinde o kızdan bir haber alamazlarsa, kontrol için buraya yeni bir polis gönderirler. | Open Subtitles | عندما الشرطة لا إسمعْ مِنْ ذلك الضابطِ لساعةِ أخرى، هم سَيُرسلونَ شخص ما هُنا لتَأْكيد منه. |
Yeterli sayıda bulabilmek için dört ülkenin kapısını aşındırdık. | Open Subtitles | نحن كان لا بُدَّ أنْ نَضِعَ خارجاً a نداء إلى أربع مقاطعاتِ لتَأْكيد نحن كَانَ عِنْدَنا بما فيه الكفاية. |
Bir ses duydunuz, kontrol etmek için geldiniz. | Open Subtitles | Um، سَمعتَ a ضوضاء، جِئتَ لتَأْكيد منه. |
- Enfeksiyon olmadığına emin olmak için. | Open Subtitles | - لتَأْكيد ليس هناك عدوى. |
Tuzağı kuran her kimse, Drake'in yemi yuttuğundan emin olmak istemiş. | Open Subtitles | مَنْ يَنْصبُ الفخَّ مطلوب لتَأْكيد الذي درايك أَخذَ الطُعمَ. |
Sadece gittiğinden emin olmak istedim. | Open Subtitles | حَسناً، أنا فقط حاجة لتَأْكيد بأنّك تَخْرجُ. |