Benim iş ortağı verdi sevgilisi bizim para, ve bitti Luther Wallace ile. | Open Subtitles | شريكتي في العمل اعطت كل مالنا لحبيبها وانتهى مع لوثر والس |
Beckett'ın eski sevgilisi Sorenson'a dönüp dönmediğini öğrenmek için bir FBI arkadaşımla buluşmaya. | Open Subtitles | لمُقابلة صديق لي من المباحث الفيدراليّة لأرى لو عادت (بيكيت) لحبيبها السابق (سورنسون). |
Onun yol parasını veriyoruz artı 400 dolar da ezik sevgilisi için. | Open Subtitles | نحن ندفع لرحلة بالباص و 400 دولار لحبيبها (جاري) تقول بأنها تدين له |
Beni bu mektubu sevgilisine ulaştırmam için sıkıştırdı. | Open Subtitles | و لقد ترجتني لكي أصل هذا الخطاب لحبيبها |
Ancak ne tür insan, çılgın eski sevgilisine kartpostallar atarken kardeşinin ve oğlunun yıllar boyu yas tutmasına izin verir ki? | Open Subtitles | أي أم تدع شقيقها وابنها بحالة حداد لمدة عقد{\pos(190,230)} بينما هي ترسل بطاقات بريدية لحبيبها السابق المجنون؟ {\pos(190,230)} |
Aynı davada erkek arkadaşına ölümcül dozda eroin vermekten suçlanmış. | Open Subtitles | نفس القضية. كانت متهمة ايضا بتهمة اعطاء مصل سام لحبيبها |
Ama erkek arkadaşına pinball makinesi alırsan, hayat bozu güzel görünür. | Open Subtitles | لكن اشتري لحبيبها الة و هي ستبدو جميلة طول الحياة. |
Ah, hayır, annem erkek arkadaşına geri döndü. | Open Subtitles | كلا لقد عادت لحبيبها |