ويكيبيديا

    "لحقيقة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • gerçeğini
        
    • gerçeği
        
    • gerçeğe
        
    • gerçeğine
        
    • gerçeğinin
        
    • gerçekte
        
    • aslında
        
    Yürüyüp geçtiğim kapıları açmak için hayatlarını bile feda etmiş olanların omuzlarında durduğum gerçeğini çok takdir ediyorum. TED أنا ممتن للغاية لحقيقة أنني الآن أحذو حذو أولئك الذي ضحوا بحياتهم لفتح الأبواب التي مررت من خلالها.
    Tüm avcı uçaklarımızı, bombardıman koluna karşı savaşa sokabildiğimiz gerçeğini de söylemek gerekir. Open Subtitles بالأضافة لحقيقة أنه كان بأمكاننا إستدعاء جميع مقاتلاتنا لأعتراض القاذفات المعاديه
    gerçeği söylemek gerekirse ciddiyim, hiç bir şey imkansız değildir. Open Subtitles لحقيقة أنه ليس هناك أقصد , مطلقاً وجود شيء مستحيل
    Mutlak gerçeğe ve insanoğlunun cevap aradığı sorulara ışık tutacak kesin kanıtlara ulaşmanın bundan başka hiçbir yolu yoktu. Open Subtitles لا يوجد طريقة للوصول لحقيقة مطلقة حجة ثابتة
    ..çok genç, çok kadınsı ve çok çaresiz oluşu gerçeğine.. Open Subtitles حسنا، لحقيقة انها صغيرة للغاية، وكذلك أنوثتها وحتى قليلة الحيله.
    Çünkü onlar ışığın, gökkuşağının tüm renklerinden oluştuğu gerçeğinin görsel bir yansımasıdır. Open Subtitles لأنها تمثيل بصري لحقيقة ان الضوء مكوّن من جميع الوان قوس قزح
    Ve buradan da çok açık olarak görülmektedir ki, avukatların hırsızlıkta bir payı yoksa, çalıntı dökümanlar gerçekte kabul görürler. Open Subtitles و يظهر هنا بوضوح جداً أن الوثائق المسروقة في لحقيقة يؤخذ بها إذا لم يلعب المحامي دوراً في السرقة
    Golden Gate köprüsünden kendilerini atmak istedikleri gerçeğini saklamak hayatlarında belirgin olarak yer almış. Open Subtitles كل واحد لكن لحقيقة أنهم ألقوا أنفسهم فقط خارج جسر جولدن جيت
    Bütün vücut sıvılarını test ettiniz, beynine baktınız, mezardan çıkartarak bir cesedin mahremiyetine zarar verdiniz, ama hâlâ orada olmayan şeyleri gördüğü gerçeğini gözden kaçırdınız. Open Subtitles لقد عاينتم كل سائل في جسمها وفتشتم في دماغها اعتديتم على حرمة الجثث، وحفرتم قبراً لكنكم لم تنتبهوا لحقيقة
    Bu, bu çocuğun babası olduğum gerçeğini değiştirmeyecek. Open Subtitles ذلك ليس بمغير لحقيقة انني الأب لذلك الطفل.
    Bu, aynı olayı, iki farklı rahibin kendine mal etmesi ve siyasi bir gerçeği iki farklı dinin devralması açısından kayda değer bir örnektir. TED إنه مثال ملحوظ لاعتمادين كهنوتيين مختلفين لنفس الحدث، استحواذان دينيان مختلفان لحقيقة سياسية.
    Yerlilerin besinlerini topraktan edindiklerini görmek bana şu gerçeği keskin bir şekilde gösterdi ki... Open Subtitles مشاهدة السكان المحليين يأخذون غذائهم من أرضهم جعلتني مدركة تماما لحقيقة أنني أتفوه بكلمات فقط
    Yerlilerin besinlerini topraktan edindiklerini görmek bana şu gerçeği keskin bir şekilde gösterdi ki... Open Subtitles مشاهدة السكان المحليين يأخذون غذائهم من أرضهم جعلتني مدركة تماما لحقيقة أنني أتفوه بكلمات فقط
    Mutlak gerçeğe ve insanoğlunun cevap aradığı sorulara ışık tutacak kati kanıtlara ulaşmanın hiçbir yolu yoktu. Open Subtitles لا يوجد طريقة للوصول لحقيقة مطلقة حجة ثابتة
    Tüm bu gezegenler, Dünya da dâhil olmak üzere varlıklarını bu gerçeğe ardındaki göktaşlarına borçludurlar. Open Subtitles جميع الكواكب، حتى الأرض تدين بوجودها لحقيقة وجود كويكباتٍ حينها
    Bir saat sonra politikaya atılma hayalini gerçeğe dönüştürebilecek insanlarla yemek yiyeceksin. Open Subtitles سيكون لديك غذاء خلال ساعة مع أشخاص الذين يمكنهم تحويل طموحك السياسي لحقيقة
    En azından ölümün geldiği gerçeğine bu kadar kör yaklaşmazlardı. Open Subtitles على الأقل هم لم يكونوا غير مدركين لحقيقة إقتراب الموت.
    Bence kaybedeceğimiz gerçeğine kendini hazırlamalısın. Open Subtitles أظن أنه يجب أن تعدي نفسك لحقيقة أننا سنخسر القضية
    Benim aslında bir Japon köylüsü olmadığım gerçeğine dikkatinizi çekebilir miyim? Open Subtitles هل أنبهك لحقيقة أنني حقا لست بفلاح ياباني
    Senin sadece dokuz aydır burada olduğun gerçeğinin farkındayım. Open Subtitles أنا فقط مدرك لحقيقة أنك هنا منذ تسعة أشهر فقط
    Burayı kurmaya yardım ettiğin gerçeğinin farkındayım... ancak ortaklarımız soytarılıklarınla burayı parçalamana izin vermeyecekler. Open Subtitles مع الاعتبار الكامل لحقيقة انك ساعدت فى بناء هذا المكتب الا ان الشركاء هنا لن يسمحوا لك ان تهدمه بتهريجك
    Hank'in gerçekte kim olduğunu öğrenmesinden daha tehlikeli bir şey varsa o da bunu başka birinin öğrenmesidir. Open Subtitles الشى الاكثر خطورة من اكتشاف هانك لحقيقة من هو بالفعل هى ان يكتشف ذلك شخصاً اخر
    Ve bunun bir kısmı, aslında, ekonomik gerilemeden kaynaklanıyor. TED وبعضا من هذا يرجع لحقيقة أننا واجهنا ركودا إقتصاديا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد