Ve bu sorunu çözmek için dâhice bir yol bulmuşlar. | Open Subtitles | وقد اخترعوا وابتدعوا طريقةً لحل المشكلة. |
Derhal bu sorunu çözmek için bir öneri vermeni bekliyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تقترح وسيلة لحل المشكلة في الوقت الحالي |
Bu sebeple vücudunuz sorunu çözmek için kısa devre yaptı. | Open Subtitles | محرم. لذا فإنّ جسمك تعرض للإعاقة كوسيلة لحل المشكلة بالنسبة لك. |
Bu sorunu çözmek için şirketinizin ofislerine bir keskin nişancı davet edildi. | Open Subtitles | لذا تم دعوة قناص إلى مكاتب الشركة لحل المشكلة |
İhtiyacım olansa ellerimi kullanmayacağım bir sistem ve ürün ortaya çıkar ve ben onu düzene sokarım, şimdi düşünüyoruz, bu, sorunu çözmek için fazla operatör merkezli bir yaklaşım olurdu. | TED | ما أحتاجه هو نظام يمكنني من الإشارة بيدي فقط و ــ فجأة! ــ يظهر المنتج وأضيفه إلى الطلبية، ونحن الآن نفكر، هذا سيكون أسلوب العامل المركزي لحل المشكلة. |
sorunu çözmek için. | Open Subtitles | لحل المشكلة |