Nato'nun bu problemi çözmek için ortak sorumluluğu var . | Open Subtitles | منظمة حلف شمال الأطلسي لَها مسؤولية مشتركة لحَلّ هذه المشكلةِ. |
Bu yüzden krizi çözmek için ateş etmem gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لِهذا شَعرتُ بأنّه كَانَ من الضروري أطلق النار لحَلّ الأزمةِ |
Hayır, ben, gölgelerin peşinden koşmaktansa, gerçek olan bir davayı çözmek için gereken fırsatı veriyorum. | Open Subtitles | لا , l'm يَعطينا الفرصةَ لحَلّ a حالة التي ملموسةُ بدلاً مِنْ أنْ يُلاحقَ الظلالَ. |
Bu sorunu çözmek için daha fazla zamana ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نَحتاجُ وقتَ أكثرَ لحَلّ هذه المشكلةِ |
Bu bizim davamızı çözdüğün için. | Open Subtitles | هذا له لحَلّ حالتِنا. هو مِنْ الفريقِ الكاملِ. |
Zora'yla sorunlarını çözdüğün için teşekkürler Frasier. | Open Subtitles | شكراً لحَلّ كُلّ شيءِ مَع زورا. |
Sanırım senin problemini çözmek için bir yol buldum. | Open Subtitles | أعتقد أنا لَرُبَّما عِنْدي a طريق لحَلّ مشكلتِكَ أيضاً. |
Bakın bayan, bu sorunu çözmek için elimizden gelen birşey varsa yapmak bizi mutlu edecektir. | Open Subtitles | رجاءً , ma'am، أيّ شئ بإِنَّنا يُمْكِنُ أَنْ لحَلّ المشكلةِ، نحن سَنَكُونُ أكثر مِنْ سعداء إلى. هناك. |
Dr. Chow, sorunlarımızı çözmek için objeleri kullanmayız. | Open Subtitles | الدّكتور Chow، نحن لا نَستعملُ المصنوعات اليدويةَ لحَلّ مشاكلِنا. |