Bakmak ile ilgili ne kadar becerikli görünseniz de görmek ile ilgili öğrenmeniz gereken hâlâ çok şey var. | TED | والحقيقة هي أنه بغض النظر عن مدى المهارة التي قد تكون لديكم في النظر، فلا زال لديكم الكثير لتتعلمونه حول الرؤية. |
Konuşmak istediğiniz çok şey var biliyorum. Sizi işinizle baş başa bırakıyorum. | Open Subtitles | أعلم أن لديكم الكثير للتحدثوا عنه سأترككم في شؤونكم |
Pekala, siz ikinizin konuşacak çok şeyi var. | Open Subtitles | حسناً لديكم الكثير لتتحدثان عنه |
İşte o tam da Dr. Koothrappali'nin uzmanlık alanına giriyor. Konuşacak bir sürü şeyiniz var. | Open Subtitles | هذا حدث أن يكون مجال خبرة د "كوثربيلي" أنتم الإثنان لديكم الكثير كي تتحدثوا عنه |
Biz işe dönsek iyi olur Bill. Sizin konuşacak çok şeyiniz vardır. | Open Subtitles | .حسنا, علينا أن نعود الى العمل يا بيل .يبدو بأن لديكم الكثير لتتحدثو عنه |
Görüşünüşe göre sizin konuşacak çok şeyiniz var. | Open Subtitles | يبدو انكم الاثنين لديكم الكثير لتتحدثوا عنه |
Eminim siz ikinizin, konuşacak çok şeyi vardır. | Open Subtitles | أنا واثقة أن لديكم الكثير من الأخبار لتتبادلوها. |
Kızlar, laotong taahhütü hakkında öğreneceğiniz çok şey var. | Open Subtitles | بنات لديكم الكثير لتتعلموه عن إلتزام لوتنج |
Gurur duymanız gereken çok şey var. | Open Subtitles | و هذا قبل تقديمكم لعروض اليوم لديكم الكثير لتفخروا به |
Sanırım ikinizin konuşması gereken çok şey var. | Open Subtitles | أرى بأنّ لديكم الكثير لتتحدثون عنه. |
Iki konuşacak çok şey var. | Open Subtitles | أنتم الاثنين لديكم الكثير للتحدث عنه |
Pekala, siz ikinizin konuşacak çok şeyi var. | Open Subtitles | حسناً لديكم الكثير لتتحدثان عنه |
Üçünüzün konuşacak çok şeyi var anlaşılan. | Open Subtitles | واضح أنكم الثلاثة لديكم الكثير لتناقشوه |
Oyalanacak bir sürü şeyiniz var. | Open Subtitles | لديكم الكثير ليبقيكم مشغولين |
Acil servis doktorlarımızdan biri, eminim konuşacak çok şeyiniz vardır. | Open Subtitles | انه أحد أطباء قسم الطوارئ , لذا أنا متأكدة أنه لديكم الكثير لتتكلموا عنه |
Hadi, konuşacak çok şeyiniz vardır. | Open Subtitles | هيّا، لديكم الكثير مشترك. إنه يعمل في البنك الدولي، |
Eminim konuşacak çok şeyiniz vardır. - Biz Betty'i geçiririz. | Open Subtitles | أنا واثقة بأن لديكم الكثير لتتكلموا عنه، نريد مقابلة (بيتي) بالخارج |
O hâlde öyle görünüyor ki kardeşinle bu ihtiyara öğretecek çok şeyiniz var. | Open Subtitles | أرى أنّكِ وأخاكِ لديكم الكثير لتعلموا هذا الرجلٌ الكهْل. |
Eminim ikinizin konuşacak çok şeyi vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد أن لديكم الكثير لتتحدثوا عنه لذا, سأكون فيا لمطبخ |