Evrende bildiğiniz şeyler var -- bir gezegen ya da bir kara delik veya kütlenin yada enerjinin bazı türleri -- etrafındaki uzay ve zamanı eğer, yerçekiminde görebildiğimiz gibi. | Open Subtitles | لديك أشياء في الكون تعرفها , كوكب , أو الثقب الأسود أو بعض الأنواع من الكتل أو الطاقة |
Cuma gecesi yapabileceğin daha iyi şeyler var, dostum. | Open Subtitles | لديك أشياء كثيرة أفضل كي تفعلها في ليلة الجمعة، |
Bu yüzden de bana vakit harcayamazsın çünkü peşinden koşman gereken daha mühim şeyler var. | Open Subtitles | ولهذا، لن تكون قادرا على منحي الوقت .لأنه لديك أشياء عظيمة تتابعها |
Ondan daha fazla söyleyecek şeyin var diye mi? | Open Subtitles | لماذا؟ لأن لديك أشياء أكثر منه لتتحدثي عنها؟ |
Ama senin kaybedecek çok daha fazla şeyin var. | Open Subtitles | فقط لديك أشياء أكثر بكثير لتخسرها... |
Eminimki, roller coaster'a binmekten daha önemli işlerin vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنك لديك أشياء أفضل من التسكع و ركوب قطار الملاهي |
Madde alıp araç kullananlarla uğraşmak yerine yapacağınız daha önemli işleriniz var. | Open Subtitles | لديك أشياء أفضل للقيام بها بدلا من التعامل مع قضايا قيادة الثملين |
Hala birbiriniz hakkında bilmediğiniz şeyler var. | Open Subtitles | لا يزال لديك أشياء عن بعضها البعض كنت لا تعرف. |
senin ve bu halk hırsızı için insanların sevgilerini benden alacakları için senin düşünmen gereken başka şeyler var küçük çocuk gazetelerde seninle ilgili şeyleri okumasını istemezsin bu dünyada ne yapmam gerektiğine karar verecek bir tek kişi var o da benim | Open Subtitles | ... لك وللعامة المخدوعين وحتى تستحوذ على حب الناس وتبعدهم عنى ؟ لديك أشياء أخرى يُمكنك أن تهتم بشأنها |
Düşünmen gereken çok daha önemli şeyler var bayan. Yani Francis, değil mi? | Open Subtitles | لديك أشياء أكثر أهمية لتفكري بها. |
Endişelenmen gereken başka şeyler var. İnan bana. | Open Subtitles | لديك أشياء أخرى لتقلقى منها صدقينى |
Dükkânınızda çok güzel hoş şeyler var. | Open Subtitles | لديك أشياء جميلة جداً في متجرك |
Ayrıca, orada iyiye giden şeyler var senin için. | Open Subtitles | بجانب , أنه لديك أشياء جيدة هناك |
Bence düşünmen gereken daha iyi şeyler var. | Open Subtitles | أظن أن لديك أشياء أفضل لتقلق بشأنها |
Mercanımsı şeyler var. | TED | لديك أشياء مثل المرجان. |
- Merhaba, elinizde bir şeyler var mı? | Open Subtitles | نعم , مرحبا , هل لديك أشياء ؟ |
Burada bir sürü güzel şeyin var. | Open Subtitles | لديك أشياء كثيرة لطيفة هنا |
Eminim ekrana bakmaktan çok daha iyi yapacak işlerin vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد أنّ لديك أشياء أفضل تقومي بها بدلاً من التحديق في الشاشات. |
Ama eminim yapacak daha iyi işlerin vardır. | Open Subtitles | ولكن مؤكد أن لديك أشياء أخرى أفضل تريد القيام بها. |
İlk olarak, Bay Frank, Bizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Daha önemli işleriniz olduğunu biliyorum... | Open Subtitles | اولاً, سيد "فرانك",أشكرك على السماح لنا بمقابلتنا ...أنا أعلم أن لديك أشياء أفضل لتفعلها |