Şu virüsü yayma fikrin Başka seçeneğin yoktu, değil mi? | Open Subtitles | خطتك لإطلاق ذلك الفيروس لم يكن لديك خيار آخر، صحيح؟ |
Ya bana yardım eder, ya karşı gelirsin. Başka seçeneğin yok. | Open Subtitles | إما أن تساعدنى أو تعارضنى ليس لديك خيار آخر |
Kötü bir şey olduğunu biliyordun, ama başka şansın yoktu. | Open Subtitles | عرفت بأن الأمر كان سيء، لكن ما كان لديك خيار. |
Ailene yardım etmek istiyorsan başka şansın yok. | Open Subtitles | لا يوجد لديك خيار آخر أن كنت تريدين مساعدة والديك |
bir seçeneğin var, anne. O biyolojik silahın patlamasını durdurmak için bir yol bulursak, o lanet olası kaynağa ihtiyacınız kalmaz. | Open Subtitles | لديك خيار, علينا إيجاد طريقة لإيقاف ذلك السلاح, لا حاجة للدم المصدر |
Başka bir şansın yoktu. Borular paslanmış. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار أعني , الأنابيب كانت تالفة |
Konu şu ki, Seçme şansın olsaydı benimle hayatta konuşmazdın. | Open Subtitles | القضية هي, انك لم تكن لتتحدث اليّ, اذ كان لديك خيار اخر. |
Onları bu duruma getirmek çok kötü ama başka bir seçeneğin yok. | Open Subtitles | أشعر بالسوء لجعلهم يمرون بأي شيء , ولكن... لم يكن لديك خيار. |
Başka seçeneğin yok... aksi halde gelecek üç yılını tecritte geçirirsin. | Open Subtitles | الآن ليس لديك خيار أو ستقضي الثلاث سنوات القادمة في الحبس الإنفرادي |
Başka seçeneğin yok sanırım, hayatım, çünkü o biblo geri getirilemez. | Open Subtitles | اعتقد بانه ليس لديك خيار اخر، عزيزي لان ذلك التمثال متعذر الإبدال |
Teslim olmak, direnmek kadar onurlu bir harekettir özellikle de Başka seçeneğin yoksa. | Open Subtitles | الاستسلام مشرّف كالمقاومة خصوصاً إن لم يكن لديك خيار |
- Daha iyi bir muamele bekliyorum. - Şu an için başka şansın yok. | Open Subtitles | أنا أتوقع معاملة أفضل حسنا ، فى الوقت الحالى ليس لديك خيار |
Ve sen de onların cömertliklerini kabul ettin, onların istediklerini yapmaktan başka şansın yoktur. | Open Subtitles | و انت تقبلين بكرمهم ليس لديك خيار إلا أن تفعلي ما يطلبونه |
Fakat seçeneğim yok. bir seçeneğin var. Hiç bir belgeyi imzalama. | Open Subtitles | دعني اقول لك انه لديك خيار وانك لن توقع هذه الاوراق اين هو اللقاء |
İyi bir seçenek değil ama bir seçeneğin var. | Open Subtitles | ليس لديك خيار جيد ولكن لديك خيار |
Katara, bir seçeneğin var: affetmek. | Open Subtitles | لديك خيار بالفعل يا كتارا الـتـسـامـح |
Bana karşı dürüst olman gerek olmazsan da Başka bir şansın olmadığını bilmelisin. | Open Subtitles | عليك أن تشعر بالراحة من الصراحة معي وإذا لم تستطع فيمكنك دائماً العودة لحقيقة أن ليس لديك خيار |
Babam bana, "Seçme şansın var ister sinirli olmayı... | Open Subtitles | كان أبي يقول لي لديك خيار إما تختاري أن تكون بمزاج سيء |
-Sanırım Başka bir seçeneğin olmadığının farkında değilsin. | Open Subtitles | يبدو بأنه أصبح لديك ! انطباع بانّ لديك خيار هنا |
Program, seni bir seçim şansın olduğun düşüncesine iter. | Open Subtitles | هذا البرنامج يوهمك بالتصديق بأن لديك خيار |