Onu öldürmek için bir sebebiniz olduğu dün gece ortaya çıktı. | Open Subtitles | هل كان لديك سبب وجيه جدا لقتلها كما اكتشفت الليلة الماضية |
Eminim geçerli bir sebebiniz vardır. | Open Subtitles | متاكد بان لديك سبب وجيه ليس هذا من شؤوني |
Belki de Lindsey'in elini kesmek için iyi bir sebebin vardı. | Open Subtitles | ربما كان لديك سبب وجيه لقطع ذراع (ليندسى), لا يهمنى |
Sanırım kızgın olmak için iyi bir sebebin vardı. | Open Subtitles | أظن أن لديك سبب وجيه للإنزعاج |
Zamansız lafa karışman için eminim iyi bir sebebin vardır. | Open Subtitles | أنا واثق أنك لديك سبب وجيه جداً لمقاطعتنا في هذا الوقت غير المناسب |
Ama eminim ayrılmak için iyi bir sebebin vardır. | Open Subtitles | اظن انه لديك سبب وجيه للاستقاله |
Karın kredi kartı borçlarını ödemek istediğinde bana ödeme yapmak için bir nedenin var artık. | Open Subtitles | الآن لديك سبب وجيه لتدفع لي عندما تريد أن تسدد البطاقات الائتمانية |
Umarım beni buraya getirttiğin için iyi bir nedenin vardır. Pancevo Sanayi Bölgesi YUGOSLAVYA 1985 | Open Subtitles | آمل أن يكون لديك سبب وجيه جداً لاستدعائي إلى هنا |
Bu gençleri tutuklamanız için bir sebebiniz yoksa, burada durabilirim. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك سبب وجيه لاحتجاز هؤلاء الشبان القاصرين فإن ما تقوم به الآن هو عبارة عن التحرش بهم |
İkinci olarak hadi diyelim ki onun insan olduğunu düşünmeniz için iyi bir sebebiniz var. | Open Subtitles | ثانياً، قل أن لديك سبب وجيه واحد لتعتقد أنه إنسان |
Belki onu öldürmek için iyi bir sebebiniz vardı. | Open Subtitles | ربما كان لديك سبب وجيه لقتلها |
Burada olmak için iyi bir sebebin vardır umarım. | Open Subtitles | حريّ أن يكون لديك سبب وجيه لوجودك هنا. |
İyi bir sebebin vardır umarım. | Open Subtitles | ...يجب ان يكون لديك سبب وجيه لخلعه |
Herkesin olduğu gibi senin de iyi bir nedenin var. | Open Subtitles | لديك سبب وجيه لقتلي كما هو حال الجميع |
Eminim bu zamansız müdahale için iyi bir nedenin vardır. | Open Subtitles | آمل أن لديك سبب وجيه لهذه المقاطعة |