Gelip yüz yüze konuşmaya cesaret etmeliydi. | Open Subtitles | لم يكن لديها الجرأة الكافية لتأتي وتتحدّث معي وجهاً لوجه |
Her neyse, ona güzellik salonunda rastladım ve cesaret edip Çocuk Balosu'na yardım edip edemeyeceğini sordu. | Open Subtitles | على أي حال, لقد التقيت بها في صالون التجميل، وكانت لديها الجرأة لتسأل لو أن بإمكانها المساعدة في الحفل الخيري للأطفال. |
Konuşmaya izni olduğunu düşünmesi iyi cesaret amına koyayım. | Open Subtitles | كل الأمر أن لديها الجرأة كي تظن أنه مسموح لها كي تقول هذا الكلام |
Öyle bir karakterle gelip veda etmeye cesaret edememiştir muhtemelen. | Open Subtitles | على الأرجح لم تكن لديها الجرأة لهذا بما أن شخصيتها هكذا |
Dr. Panttiere buradaki en ünlü cerrahlardan birine iğneli çekirdek biyopsisi yapması gerektiğini söylemeye cesaret etmişti. | Open Subtitles | دكتورة بانتيير كانت لديها الجرأة لتخبر أحد أفضل الجراحين المرموقين هنا بأن أخذ عينة عن طريق الإبرة هي أفضل طريقة |
- Gelmeye cesaret edeceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | - لم أعتقد بأن لديها الجرأة |