Bize taşınmasını istediği yeni bir Erkek arkadaşı var, beni deli ediyor. | Open Subtitles | لديها خليل جديد سوف ينتقل للعيش معنا، وتكاد تقودني للجنون. |
Ama kendi kendine daima "Kızın Erkek arkadaşı var" diyebilirsin. | Open Subtitles | لكن يمكنك أن تقول لنفسك دائماً، "لديها خليل" |
- Erkek arkadaşı var mıydı? - Teddy Brown. | Open Subtitles | هل كان لديها خليل ؟ |
Ama Vonnie onu en başından uyarmıştı; bir sevgilisi vardı. | Open Subtitles | لكنها حذرته من البداية بأن لديها خليل بالفعل. |
- Sevgilisi var. Evan Murphy. | Open Subtitles | لديها خليل (إيفان ميرفي). |
Hayır, yemin ederim ki, bilezikten bahsetme şekline bakılırsa, kesinlikle bir erkek arkadaşı vardı. | Open Subtitles | كلا ، أقسم. بالطريقة التي كانت تتحدّث فيه عن ذلك السوار بالتأكيد لديها خليل |
İkisinin de Erkek arkadaşı var. | Open Subtitles | كلتاهن لديها خليل |
Bir Erkek arkadaşı var mı? | Open Subtitles | -هل لديها خليل ؟ |
Erkek arkadaşı var mıydı? | Open Subtitles | -أكان لديها خليل ؟ |
Lisa'nın ölü bir Erkek arkadaşı var! | Open Subtitles | ليزا) لديها خليل ميت) |
Bak, anlaşılan babası kızın gizli bir sevgilisi olduğuna inanmış durumda, o yüzden bir şey duymuş musun diye sana sormamı istedi. | Open Subtitles | يبدو أن والدها مقتنع بأن لديها خليل في السر فطلب مني أن اسألك إن كنت تعلم |
Fakat bahse girerim bir sevgilisi vardır. | Open Subtitles | و لكنني اراهن أن لديها خليل. |
Okul dışından bir erkek arkadaşı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّه كان لديها خليل من خارج الجامعة. |
Sanırım onun bir Japon erkek arkadaşı vardı. | Open Subtitles | يبدو بأنها كان لديها خليل ياباني |
Eskiden gelen bir erkek arkadaşı vardı. | Open Subtitles | كان لديها خليل سابق إعتاد أن يأتي |