Hedefindeki kişilerin bir listesi var, buna kongre adaylığı için yarışan bir adam da dahil. | Open Subtitles | لديه قائمة أهداف , منهم رجل مرشح لدخول مجلس الشيوخ |
Emin değilim. Ama senin arabanla dolaşıyorduk. İçinde isimlerin yazılı olduğu bir listesi var. | Open Subtitles | لست متأكد لكن كنا نتجول في الانحاء بسيارتك وهو لديه قائمة بأسماء .. |
Son istekler listesi var ölmeden önce atlamak istediği kadınlar yazılı. | Open Subtitles | لديه قائمة مثل قوائم الرغبات أنه عن أمرأة يريد معرقتها قبل موته |
O bize bulmanıza yardımcı olabilecek suçluların bir liste vardı ki, | Open Subtitles | بأن لديه قائمة من المجرمين و يستطيع مساعدته |
Rap şarkıları gibi uzunca bir kitap listesi varmış. Çoktan yaptılar: | Open Subtitles | لديه قائمة طويلة من الأسماء الحركية وقائمة سوابق اطول منها |
Anladığım kadarıyla, çok uzun bir düşman listesi var. | Open Subtitles | أعتقد أنني أسمعك تقولين بأن لديه قائمة طويلة من الأعداء |
Telefondaki adamın elinde aktif edilmeyi bekleyen emir bekleyen görevler listesi var. | Open Subtitles | الرجل الذي كان على الهاتف كان لديه قائمة من الخلايا النائمة تنتظر تفعيلها |
Gerçekten intikam listesi var. | Open Subtitles | اذا كنا محقين لديه قائمة انتقام |
Adamın uzunca bir doğrulanmış ölüm listesi var. | Open Subtitles | الرجل لديه قائمة طويلة بالقتل المؤكد |
Liste. Bembenek'in ölüm listesi var. | Open Subtitles | القائمة بيمبنيك لديه قائمة أهداف |
Üzgünüm hanımefendi, fakat doktor beyin dokuz aylık bekleme listesi var. | Open Subtitles | أسفه ولكن لديه قائمة أنتظار لمدة 8 شهور |
Kendisinde isim listesi var. | Open Subtitles | لديه قائمة أسماء |
- Birçoğunun bekleme listesi var. | Open Subtitles | معظمهم لديه قائمة انتظار |
İsimlerin olduğu bir listesi var. | Open Subtitles | لديه قائمة بالأسماء. |
Senin olmadığı belli olan internet üzerinde şarkı çalma listesi var ama Tinder, Facebook, ve Instagram hesapları hep senin adına, ayrıca gitti gidiyorda başkent büyük gar yanındaki yeni dairesi için alacaklarının yer aldığı istek listesi var. | Open Subtitles | لديه قائمة تشغيل على (سبوتفاي) لا تشبه قائمتك ،وحسابات (تيندير)، (فيسبوك)، (إنستاجرام) جميعها باسمك (وقائمة مشتروات على (أمازون |
Barrett'ın çantasında da bu liste vardı. Eğer onu geri alabilirsek belki işine dönmeni sağlayabiliriz. | Open Subtitles | لديه قائمة من الأسماء, ذلك ما كان داخل حقيبة (باريت) |
Gösteriyi Campbell başlatacak. Sunumda ihtiyacımız olan tüm reklamların bir listesi elinde mevcut. | Open Subtitles | لديه قائمة بكل الدعايات التي نحتاجها في هذا العرض |
Hem duyduğuma göre Noel babanın kendi listesi varmış. | Open Subtitles | بالإضافة لذلك، سمعتُ أنّ القديس (نيك) لديه قائمة خاصةٌ به. |