Söylemek istediğim üç genel şey var. üç tane sonuçtan bahsetmek istiyorum. | TED | لديّ ثلاث أنواع من العموميات أريد أن أقول; ثلاث تبعات لهذا الشئ. |
Arkada, suyu akan bir oda bulmayı bekleyen üç tane karavan bekliyor. | Open Subtitles | لديّ ثلاث سيّارات تخييم في الموقف تبحث عن غرفة بها مياه جارية. |
Ofis halen açıkken bile elimde sadece üç tane var. | Open Subtitles | لديّ ثلاث مهمات قبل حتى أن يفتح المكتب |
Hiçbir yerde, evinde ve arabasında üç tane dinleme cihazım var. | Open Subtitles | في كلّ مكان... لديّ ثلاث أجهزة تنصّت في منزله وواحد في سيّارته |
üç tane İngilizce şarkım var. | Open Subtitles | لديّ ثلاث أغانٍ بالإنكليزية |
Şimdi bizimle dans edecek üç tane kız bulacağız, çabuk olmazsak, kurda kuşa yem olurlar. | Open Subtitles | و الآن، لديّ ثلاث موظّفاتٍ مؤقتاتٍ من مجلة (فوغ) تبحثن عن شركاء رقص و لكن إن لم نتحرّك بسرعة فسيأخذهن غيرنا من "السوق" |
Borjes, 42. caddenin iki blokluk çevresinde Tyler Fog tanımına uyan üç tane ihbar aldık, ...hepsi de son beş dakikada geldi. | Open Subtitles | (بورخيس)، لديّ ثلاث مشاهدات لـ(تايلور فوغ) بنطاق مجمعين سكنيين لشارع 42 والجادّة الثامنة جميعها خلال الخمس دقائق الماضية |
üç tane biftek aldım. | Open Subtitles | لديّ ثلاث شرائح لحم! |