Yok, yok. Bir toplantım bitmek üzere. Bolca vaktim var. | Open Subtitles | لا , لقد انتهيت من اجتماع للتو لدي متسع من الوقت |
Yani girip çıkacak kadar vaktim var. | Open Subtitles | لذا, أعتقد أن لدي متسع من الوقت لغطسة صغيرة |
Demek oluyor ki dipnotlarımı gözden geçirmek için hala vaktim var. | Open Subtitles | مما يعني أنه لا زال لدي متسع من الوقت لأتذكر هوامشي... |
İyi, çünkü 9/11 Anma günü 10. yıl dönümü albüm tanıtımına kadar biraz vaktim var. | Open Subtitles | جيد ، لأن لدي متسع من الوقت قبل 11/9 الذكرى السنوية العاشرة لإطلاق الألبوم |
Bunun için vaktim var | Open Subtitles | يعني ذلك أنه لدي متسع لوقت فراغي؟ |
vaktim var diye ben de Market Caddesi'nin oradaki sinemanın arkasına çektim. | Open Subtitles | كان لدي متسع من الوقت لاضيعه لذا , انا ... انا توقفت خلف تلك المسارح في شارع السوق |
Boş vaktim var. | Open Subtitles | .لدي متسع من الوقت |
vaktim var. | Open Subtitles | ؟ لدي متسع من الوقع |
Üstümü değiştirecek vaktim var mı? | Open Subtitles | هل لدي متسع من الوقت للتغيير؟ |
Aslında şu an...vaktim var. | Open Subtitles | أتعلم؟ لدي متسع من الوقت الآن |
vaktim var. | Open Subtitles | لدي متسع من الوقت. |
Daha vaktim var. | Open Subtitles | لن أفعل لدي متسع من الوقت |