Ama daha şiirsel olarak, yapıyı Mall'un demokratik havasını solumak, onu kendine getirmek olarak düşünmeyi seviyoruz. | TED | ولكن بشكل أكثر شاعرية، يحلو لنا أن نفكر في البنية على أنها استنشاق لهواء ديموقراطية المول، تحضره لذاته. |
Onun kendine saygısı en az senin kadar az, neden böyle bilmiyorum. | Open Subtitles | تقديره لذاته قليل و أنا لا أعرف شيئاً عن السبب |
kendine saygısı olan bir sanatçı bu tür şeyleri nasıl olur da sergileyebilir? | Open Subtitles | أى فنان مُحترم لذاته قد يعرض تلك اللوحات ؟ |
13,8 milyar yıllık kozmik geçmişin ardından evrenimiz uyandı ve kendi farkına vardı. | TED | بعد 13,8 مليار سنة من تاريخ الكون، استيقظ كوننا وأصبح مدركًا لذاته. |
kendi olabilen birini isterim. Bu beni gerçekten etkiler. | Open Subtitles | أنا أود التعرف على شخص لذاته هذا هو ما يعجبني حقاً |
Başkalarının iyiliği için, kendi egolarını ikinci plana atan biri. | Open Subtitles | يكون خاضعاً لذاته لمافيه الإهتمام بالآخرين |
Geri kalanı -- o küçük kahverengi kutu -- çok ilgi çekici, çünkü dizüstünüzün geri kalanı kendini kendine adamış. | TED | إنها الجزء المتبقي -- تلك العلبة البُنية -- إنها رائعة جدًا، لأن بقية حاسوبك المحمول مُكرّس لذاته. |
Bir erkek, hayatta en çok istediğin şey dışında dünyadaki her şeye sahipse kendine olan saygısını kaybeder. | Open Subtitles | ... حينما يحصل الرجل على كل ما يريده ... باستثناء أكثر شئ يريده يفقد إحترامه لذاته |
Bu çocuğun kendine saygı konusunda bir şeyler yapmalıyım. | Open Subtitles | علي ان أفعل شيئاً بحيال تقديره لذاته |
Aferin, Alan. kendine saygısını aşağıla. | Open Subtitles | "هذا جيد, "ألن حطّم احترامه لذاته |
Ve hep kendine zarar verir. | Open Subtitles | و هو دائما مدمر لذاته |
Başkalarının iyiliği için, kendi egolarını ikinci plana atan biri. | Open Subtitles | يكون خاضعاً لذاته لمافيه الإهتمام بالآخرين |
Herkes kendi başına, çilli. | Open Subtitles | فاليعمل كل إنسان لذاته يا ذات النمش |
Bana sorarsanız sadece kendi kafasına göre takılan bencil bol kaslı ama kimseye saygı göstermeyen birini görüyorum. | Open Subtitles | من مكاني هذا ، أعلن رأيي فيك كشخص أناني ... محب لذاته يمتلك قوى خارقة و لكن بلا اعتبار لأحد ... سوى نفسك |
Evet, Lester şansa hiç inanmadı. Ne de olsa kendi başına hiç gelmemişti. | Open Subtitles | ، ليستر أيفر) لا يؤمن بالفأل الحسن) . ولم يكن لديه احترام لذاته أبداً |
Franklin'in kendi kadar hayran olduğu bir İtalyan fizikçidir. Hayranlığının sebebi Galvani'nin galvanik pilin mucidi olmasıydı. | Open Subtitles | والذي احترمه (فرانكلين) كإحترامه لذاته لأن (كالفاني) كان المخترع |