Neyse, senin etrafında bulunmak istemiyor Bu yüzden benden rica etti. | Open Subtitles | على أية حال, أراد تجنُّب حدوث إحراج معك لذا, طلب مني الحضور لأخذ أشيائه |
Sana mutfağında ihtiyacı vardı ve Bu yüzden sevgilisinden güçlü babasının ona bir iyilik yapmasını istedi. | Open Subtitles | لقد كان بحاجتكِ في المطبخ، لذا طلب من عشيقته إن كان بمقدور والدها المهم وذو النفوذ إسدائها صنيعاً |
Sana mutfağında ihtiyacı vardı ve Bu yüzden sevgilisinden güçlü babasının ona bir iyilik yapmasını istedi. | Open Subtitles | لقد كان بحاجتكِ في المطبخ، لذا طلب من عشيقته إن كان بمقدور والدها المهم وذو النفوذ إسدائها صنيعاً |
Yani o da buraya gelmemi ve seni eğlendirmemi istedi. | Open Subtitles | لقد كان متأخرا لذا طلب مني المجيئ وترفيهكِ |
Şu anda kişisel bir meseleyle ilgileniyor... onun yerine geçmemi istedi. | Open Subtitles | هو ضمن حالة شخصية لذا طلب مني الحلول مكانه |
o yüzden, Bridgette Crosby'den bulduğu taşı bana vermesini istemiş. | Open Subtitles | لذا طلب من بريدجيت كروسبي أن تعطيني الحجر الوحيد الذي وجده |
Su seviyesini kontrol etmek için, su yolu alt açısını ayarlamak çok maliyetli olur diyor Bu yüzden başka fikirler bulunmasını istedi. | Open Subtitles | لإنه قال أن التحكم فى مستوى المياه عن طريق ضبط زويا الكطابق مكلف، لذا طلب إيجاد فكرة أخرى. |
Bu yüzden bize olayı hızlandırıp hızlandıramayacağımızı sordu. | Open Subtitles | لذا طلب مننا بأن نسرع الأحداث. |
Ama gruba katilacak baska çocuk bulamadim, Bu yüzden ailem hizmetçilerimizden benim dansçilarim olmalarini istedi. | Open Subtitles | لكنني لم أستطع أن أقنع أحداً بالانضمام إلى الفرقة لذا طلب والدي من الخدم أن يكونوا راقصين معي " لحظة .. |
Bu yüzden Mitch bilgisayardaki dosyaların çıktılarını kanıt olarak istemişti. | Open Subtitles | لذا طلب منا ميتش طباعة الملفات كدليل |
Bu yüzden galeri iki yıl içinde başka bir gösteri almamı istedi. Bunun anlamı, gerçekten de daha önce yaptıklarımdan daha hızlı boyamak zorundaydım. Daha politik olmaya başladılar ve haberlerin bir parçası olan veya hakkında hissetiğim alanları seçtim ve bu şeyleri yapmaya başladım. | TED | لذا طلب المعرض مني اقامة عرض آخر خلال عامين مما يعني بأنني كنت مضطرة لرسم هذه اللوحات بسرعة أكبر من ذي قبل وبدأت أصبح سياسية أكثر واخترت مناطق كانت تذاع أخبارها أو كان لدي شعور تجاهها وبدأت أرسم هذه اللوحات |
Sevgili arkadaşın, Dick Allen... telesekreterine mesaj bıraktı, ama sen onu aramadın. Bu yüzden gelip sana bakmamı istedi. | Open Subtitles | إنّك لم تعاود الإتصال بـ (ديك آلن)، لذا طلب مني معروفاً أن أبحث عنك. |
Sevgili arkadaşın, Dick Allen... telesekreterine mesaj bıraktı, ama sen onu aramadın. Bu yüzden gelip sana bakmamı istedi. | Open Subtitles | إنّك لم تعاود الإتصال بـ (ديك آلن)، لذا طلب مني معروفاً أن أبحث عنك. |
Şu anda kişisel bir meseleyle ilgileniyor... onun yerine geçmemi istedi. | Open Subtitles | هو ضمن حالة شخصية لذا طلب مني الحلول مكانه |
Yenilerini istedi ama çok pahalıya geliyordu. "Hayır" dedim. Bağırmaya ve itip kakmaya başladı. | Open Subtitles | لذا طلب القيام بعملية إستبدال الأمر الذي كان سيكلّفنا الآلاف رفضت طلبه، فبدأ بالصراخ والدفع بقوّة |
Yenilerini istedi ama çok pahalıya geliyordu. "Hayır" dedim. Bağırmaya ve itip kakmaya başladı. | Open Subtitles | لذا طلب القيام بعملية إستبدال الأمر الذي كان سيكلّفنا الآلاف رفضت طلبه، فبدأ بالصراخ والدفع بقوّة |
Geç kalmıştı o yüzden benden yerine bakmamı istedi. | Open Subtitles | كان يعمل حتّى وقتٍ متأخّر لذا طلب منّي تغطية حالاته |
Geç kalmıştı o yüzden benden yerine bakmamı istedi. | Open Subtitles | كان يعمل حتّى وقتٍ متأخّر، لذا طلب منّي تغطية حالاته |
Baska insanlarin onu bulma ihtimali vardi ama o baska bir yere gitmek istiyordu o yüzden ona sayilar getirmemizi istedi. | Open Subtitles | وفي حال وجده آخرون كان سيذهب إلى مكان آخر لذا طلب منا أن نحضر له أرقاماً |