Adamların hizmet kayıtlarına bir bakmamı istedi, ne diyeceğimi biliyordum. | Open Subtitles | وسألني بأن أنظر في سجل شخص لذا علمت ما سأقوله |
Daha önce orada bulunmuştum o yüzden her tarafta parmak izlerim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت هناك في وقت سابق لذا علمت ان بصماتي ستنتشر في كل مكان |
O kata hiç inmez o yüzden güvende olacağını biliyordum. | Open Subtitles | هو لم يدخلها يوماً لذا علمت أنكِ ستكونين بخير |
Ama ben duygusal biriydim bu yüzden sonunda doğru adamı bulduğumda bunu kaçırmayacağımı biliyordum. | Open Subtitles | لكنه كان رومانسيا اقفزي ، اقفزي ، اقفزي لذا علمت حينما أقابل أخيرا الرجل المناسب أن أخوض غمار العلاقة مباشرة اقفزي |
Yani seni ülkeden çıkartmalarından önce seni onlardan kurtarmak için biraz zamanım olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لذا علمت بانه لدي وقت كي أتدخّـل قبل أن يأخذك خارج البلد |
Yani neler olup bittiğini biliyordum ama bir şey demedim. | Open Subtitles | لذا علمت ما يجري ولم أتحدث بأي شئ |
Evdeyken telsizden duyduğumdan nod işçilerinin şehir dışında , varoşlarda yaşadığını biliyordum. | Open Subtitles | ... وخلال عودتي سمعت أناساً يتكلمون لذا علمت أن عمّال المحاقن يعيشون في الجانب الآخر من طرف المدينة |
Stoner, Laguna'da inanılmazdı, o yüzden önde kalmam gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | لذا علمت أن علي البقاء في المقدمة |
Onu satman gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | لذا علمت أنه لابد أن تكوني قد بعتها. |
Orada dikilip bana baktığını biliyordum. | Open Subtitles | لذا علمت انه واقفا هناك ينظر إلي |
Yani bu son avcının benim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لذا علمت أن المٌفترس الأخير كان لي |
Sonra ne yapacağımı biliyordum. | Open Subtitles | "لذا علمت ما يجب عليّ فعله بعدها." |
Yani ne göreceğimi biliyordum. | Open Subtitles | لذا علمت ما أتوقع |