o yüzden üst kata çıktı. | Open Subtitles | لذا فإنّه هرع إلى الطابق العلوي مُجدداً. |
"Kay Cappuccio'yu Takipteyiz" diye bir program var Arjantin'de o da büyük bir hayranım o yüzden. | Open Subtitles | لقد تواصل معي في الأرجنتين، لذا فإنّه مُعجب كبير نوعاً ما. |
o yüzden sadece kız kardeşinin bakacağı bir yere sakladı. | Open Subtitles | لذا فإنّه خبّأه في المكان الوحيد الذي عرف أنّها ستبحث فيه. |
Bu yüzden de sahte bir duvar ördü ve tabloyu içine sakladi. | Open Subtitles | لذا فإنّه بنى جداراً مُزيفاً وخبّأ اللوحة هناك. |
Onun çalışmasını soğuk hava deposuna koymayı planlıyorlardı bu yüzden de tohumlarını geri almak için laboratuvara gitti. | Open Subtitles | كانوا يُخططون لأخذ عمله إلى المخزن، لذا فإنّه عاد إلى المختبر لإستعادة بذوره. |
o yüzden de kendi sebzelerini ve hayvanlarını yetiştirmek zorundaydılar. Büyük bir hayaldi. | Open Subtitles | لذا فإنّه كان عليهم زراعة خُضرواتهم وتربية مُواشيهم. |
o yüzden iyi bir iş buldu ve hemşirelik okulumun parasını ödememde bana yardım etti. | Open Subtitles | لذا فإنّه حصل على وظيفة جيّدة، وساعدني على دفع تكاليف كليّة التمريض. |
Yardima ihtiyaci vardi. o yüzden bildigi her seyi en güvendigi kadina ögretti. | Open Subtitles | لقد إحتاج لمُساعدة، لذا فإنّه قام بتعليم كلّ شيءٍ يعرفه للمرأة التي يثق بها. |
Yardıma ihtiyacı vardı. o yüzden bildiği her şeyi en güvendiği kadına öğretti. | Open Subtitles | لقد إحتاج لمُساعدة، لذا فإنّه قام بتعليم كلّ شيءٍ يعرفه للمرأة التي يثق بها. |
Castro birinin parayı çaldığını anladı o yüzden sana geldi. | Open Subtitles | توقع (كاسترو) أنّ شخصاً ما يسرق، لذا فإنّه جاء إليك. |
50 kilo falan ağırlığında. o yüzden vurdu mu iyi vurur! | Open Subtitles | يزن نحو 50 كليوجرام، لذا فإنّه يُنزل ضربة قويّة! |
Ama Hayes güvenlik konusunda paranoyaklaşmıştı o yüzden kontrol etmek için buraya geldi. | Open Subtitles | لكن (هايز) مُرتاب حول الأمن، لذا فإنّه يأتي لتفحّص المعرض. |