Yani onun akrabası olduğumu, deneysel olarak kanıtlamak için hiçbir yol yok. | Open Subtitles | لذلك لا يوجد مجال للإثبات بطريقه عمليه إنى ذات صلة قرابه بها |
Polisler gelmeyecek. O yüzden de evsizleri korkutacak kimse yok. | Open Subtitles | الشرطة لن تأتي لذلك لا يوجد أحد ليخيف المتشردين بعيداً |
Bu yüzden mobilya yok. Bu yüzden hiçbir fotoğrafta yoklar. | Open Subtitles | لذلك لا يوجد أيّ أثاث وليس لهما وجود في الصور. |
Bunu şöyle düşün; çok çeşitli çocuklar ve farklı ihtiyaçlar karşılanmayı bekliyor, yani tek bir tip yok. | TED | فكر في الأمر كونه: مع وجود العديد من الأطفال، يوجد احتياجات مختلفة يجب أن تُلبى، لذلك لا يوجد نموذج واحد. |
en iyisinden aldik, yani senin baska bir tane almana gerek yok evet. hepsini size geri ödeyecegim. | Open Subtitles | داخل الحقيبة جهاز لقياس الحررة لقد اشتريناه لذلك لا يوجد داعى لتشترى واحد اخر |
Hava borusu delinmiş, o yüzden torpidoyu fırlatacak basınç yok. | Open Subtitles | هناك انقطاع فى ضغط الهواء , لذلك لا يوجد ضغط لا طلاق الطوربيد |
Ancak, gerçek dünya kusursuz değil, bu yüzden içinde olan herşeyi yöneten tek bir yasa yok. | Open Subtitles | لكن العالم الحقيقي ليس كاملا و لذلك لا يوجد هنالك مبدأ واحد يستطيع توضيح كل شئ |
Dolayısıyla, takımda iki bekara yer yok. | Open Subtitles | فنحن الآن عازبين لذلك لا يوجد مكان لعازبين في الفريق |
Yani borsaya sokamayacağınız türden bir şirket yok öyle mi? | Open Subtitles | لذلك لا يوجد أي نوع من أنواع الشركات أنتم لن تقوموا بتعويم أصولها في السوق ؟ |
İşe yaramaz yardımcım istifa etti, ...bu yüzden çikolata, orkide ve buz heykeliyle ilgilenebilecek birisi yok. | Open Subtitles | ومساعدتي الغير مفيدة استقالت لذلك لا يوجد أحد مكلف بجلب السحلبيات أو الشكولاطة أو الشيئ المصنوع من الثلج |
Bak, herkesçe bilinen bir cinsel münasebetleri var, tecavüze dair bir bulgu da yok. | Open Subtitles | اسمعي، لقد كانت بينهما علاقة جنسية معروفة للجميع لذلك لا يوجد دليل على حدوث اغتصاب |
Erken farkettik, endişelenecek bir durum yok. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا الأمر مبكرا لذلك لا يوجد سبب للقلق |
Her dört saatte bir değiştiriyorum, herhangi bir örnek almana imkan yok. | Open Subtitles | و أقوم أيضا بتقشير جلدى كل أربع ساعات و لذلك لا يوجد أي طريقة يمكن بها الحصول على عينة |
Son zamanlarda içeriği değişmedi yani o konuda anlatabileceğim yeni bir şey yok. | Open Subtitles | و لم نغير مقاديره كثيراً في الآونة الأخيرة لذلك لا يوجد شيء جديد اقوله لكم |
Patlama, servis asansörünü paramparça etmiş o yüzden oradan geçtiğine dair bile delil yok. | Open Subtitles | دمر الانفجر غرفة المصعد لذلك لا يوجد دليل ان المواد كانت هناك هل أحضر جولياس ؟ |
Bilmiyorum ama bu aile meselesinin, uluslararası bir hadiseye dönüşmesi için bir sebep yok. | Open Subtitles | لا أعرف ولكن هذا شأن عائلي لذلك لا يوجد سبب لكي يصبح الأمر حادثا دوليا |
- Doğru. Yani kanınızın onun elbisesi üzerinde olmasının imkânı yok. | Open Subtitles | لذلك لا يوجد سبب لوجود دمائك على أي من ملابسها |
Panik duygusu yok oluyor. Katil bıçakladığı sırada hiç karşı koyma yok. | Open Subtitles | لذلك لا يوجد نزاع بينما كان القاتل يطعنه |
Harry'nin şifreyi karıştırmak için bir mazereti yok. | Open Subtitles | لذلك لا يوجد سبب لكى لا يعبث بالكلمة السرية |
Yani incelenecek mali belge veya emlak kaydı yok. | Open Subtitles | على أي شيء ,لذلك لا يوجد أموال و لا طريقة من أجل تعقب اي من المعاملات العقارية الحقيقية |