D'lerimizi hak etmek için uzun saatler çalışan hepimizin yüzüne bir tokat gibi. | Open Subtitles | إنها صفعة في الوجه لكل شخص يذاكر بشدة لساعات طويلة للحصول على المقبول |
Birlikte çalışırken çok yakındık. uzun saatler sürüyordu. Başka şeyler de yaptık. | Open Subtitles | لقد عملنا بقرب سوياً لساعات طويلة وفعلنا بعض الأشياء الأخرى سوياً أيضاً |
İsmi Johannes Oberman ve Johannes benimle birlikte Şikago'da ilk günden bu yana benim kadar uzun saatler, benim kadar uykusuz kalarak çalıştı. | TED | اسمه جوانس أوبرمن عمل معي من اليوم الأول في شيكاغو، لساعات طويلة وبدون نوم مثلي تماما. |
Çocuklar ve saatlerce çalışmanın arasında, nefes alacak vakti yok. | Open Subtitles | لااه .. بين أطفالها و عملها لساعات طويلة |
Ama biliyorsunuz Mike çok uzun saatlerce çalışıyor, ve bu seste uyuyamıyor. | Open Subtitles | ولكن أتعرفون، (مايك) يعمل لساعات طويلة جداً مؤخراً ولا يمكنه النوم مع هذه الضوضاء |
Ufak bir hata olmuş, efendim. Herkes geç saatlere kadar çalışıyor. | Open Subtitles | كان خطأ غير مقصود، سيّدي يعمل جميعنا لساعات طويلة |
Yazları, nerdeyse çılgınca bir avlanma, uzun saatler boyunca faal çalışma, çok aktif. | TED | وخلال فصل الصيف، يصبح لدينا هوس بالصّيد وعمل لساعات طويلة جدا، نشاط كبير للغاية. |
Kuzeyde, yaz mevsimi sirasinda uzun saatler günes isigi görülür ama kisin bu gittikce azalir ve haftalar süren karanliklar olabilir. | Open Subtitles | بعيداً في الشمال، يدوم ضوء الشمس لساعات طويلة في الصيف، لكن الأمر ينقلب في الشتاء، فيمتد الظلام لأسابيع. |
uzun saatler, ahırın kokusundan başım döndü. | Open Subtitles | عملت لساعات طويلة وأنا أشعر بالدوار بسبب رائحة الحظيرة |
O eski soytarı senin için uzun saatler boyunca çalıştı sanırım? | Open Subtitles | هل يجعلك ذلك المهرج العجوز تعمل لساعات طويلة |
uzun saatler çalışıyorum, ve benim en iyi Lise arkadaşım daha yeni öldü. | Open Subtitles | أنا أعمل لساعات طويلة وأفضل صديق لي في الثانوية توفي للتو |
Bu işe yeni başladım ve uzun saatler boyunca çalışıyorum. | Open Subtitles | لقد بدأت للتو في هذا العمل ..وأعمل لساعات طويلة |
Evet, eminim ki bu geceyi geciktirmemek için uzun saatler çalışıyorsundur. | Open Subtitles | أفترض هذا نعم، أنا متأكد أنكَ كنت تعمل لساعات طويلة متأخرة من الليل |
Buna uzun saatler ayırmamız gerekiyor, Bakan. Uzmanlık ve muhakeme gerektiriyor. | Open Subtitles | ما نحن عليه الآن يحتاج لساعات طويلة و نحتاج لإطّلاع واسع عليه و من ثمّ اصدار قرار صائب |
Son on yılını uzun saatler boyu çalışıp, hafta sonu içerek geçirdin. | Open Subtitles | أمضيت العشر السنوات الأخيرة تعمل لساعات طويلة |
uzun saatler boyunca çalıştık. | Open Subtitles | ،لقد عملنا لساعات طويلة بشكل سخيف وحرمنا انفسنا من النوم و حاجتنا الجسدية |
Hayır, hayır, sorun değil. Ben de çok uzun saatler çalışıyorum. | Open Subtitles | لا، لا، لا بأس، إسمع أنا أيضاً أعمل لساعات طويلة. |
Tek başına oturur... ve saatlerce dinlerdi. | Open Subtitles | ... أعتادت أن تجلس بمفردها ... لتسمعها لساعات طويلة |
Maaşları iyi, geç saatlere kadar çalışıyorlar. | Open Subtitles | سوف يدفعون, مجبرين لان يشتغلو لساعات طويلة. |
Bay Çakmaktaş, bilmenizi isterim ki... uzun süre çalışmaktan, gecenin bir vaktine kadar çalışmaktan, hatta hafta sonları bile çalışmaktan çok hoşlanırım. | Open Subtitles | سيد فلينتستون أريدك أن تعرف أنني أستمتع بالعمل لساعات طويلة وفي أوقات متأخرة من الليل حتى في عطل نهاية الأسبوع |
Anladığım kadarıyla mesai saatleri çok uzundu. Dün gece kaçta çıktığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | حسناً ، أفهم أنّه عمل لساعات طويلة هل تعرف متى غادر في الليل الماضية؟ |