Gece yarısında birden ofise çağırılmaya pek alışkın değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة على أن أُدعى إلى المكتب في منتصف الليل |
Ondan uzak kalmaya alışkın değilim. | Open Subtitles | صحيح. أنا فقط لستُ معتادة أن أكون بعيدة عنه. |
- Bütün gün bağrılmasına alışkın değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة بأناس يصرخون عليّ طوال اليوم |
Yalnızca, peşinde olduğun kızla ilgili böyle sorular sormana alışık değilim pek. | Open Subtitles | فقط لستُ معتادة على التحقيق القاسي بشأن فتاةٍ ما تسعى خلفها, لذا... |
Publarda yabancılara açılmaya pek alışık değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة على أن ألقي بأسراري إلى مسامع الغرباء في الحانات |
Bu kadar güzel öğütler almaya alışık değilim. | Open Subtitles | لعلمك، لستُ معتادة أن أكون متلقية النصح المفيد. |
Bu ayakkabıları giymeye pek alışkın değilim de. | Open Subtitles | لستُ معتادة على ارتداء هذه الأحذية |
Askerî önlemlere alışkın değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة على المناورات العسكرية |
Özür dilerim, bu şekilde konuşmaya alışkın değilim. | Open Subtitles | آسف ؛ أنا لستُ معتادة على التحدثُ هكذا |
Bu şekilde kollanmaya hiç alışkın değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة أن يعتنى بي بتلك الطريقة |
Buna alışkın değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة على هذا الأمر |
Bu şekilde çalışmaya alışkın değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة على هذا العمل |
Buna alışkın değilim. | Open Subtitles | و أنا لستُ معتادة على هذا |
Yatak giysileri dışında bir şey giymene alışık değilim. | Open Subtitles | لستُ معتادة على رؤيتكِ بدون رداء النوم. |
Bütün gece ayakta kalmaya alışık değilim. | Open Subtitles | - لستُ معتادة أن أسهر هكذا |