Daha arabasına bile binmeden memelerimi sıkıştırmaya sıkmaya çalışan biri vardı. | Open Subtitles | كان هناك واحداً حاولَ ..إمساك وقَرْصحلماتي. قبل حتى أن نصلَ لسيارته. |
arabasına bir şey yapmadığını söylemiştin. Söylemek zorundaydım. Böylesi daha iyiydi. | Open Subtitles | ـ قلتِ أنّكِ لم تفعلي أيّ شيء لسيارته ـ كان عليّ قول هذا، الأمر سهل |
Hava karanlıktı. Onu arabasına bıraktığımda çok karanlıktı. | Open Subtitles | و لكن الظلام كان حالكاً , كان حالكاً بالتأكيد عندما اوصلته لسيارته |
arabasının farları ve yol kenarında heykelin ışıkları sayesinde. | Open Subtitles | الأضواء الأمامية لسيارته وإضاءة كاميرا هاتفه النقال |
Babama arabaya ne olduğu hakkında yalan söylediğim 20 yıldan sonra artık doğruları söylemenin zamanı gelmişi. | Open Subtitles | بعد أكثر من 20 سنة من الكذب على أبي حول ما حدث لسيارته حان الوقت لاطلاعه على الحقيقة |
Onu sorgulayın, DNA sını alın arabasını ve evini aramak için izin alın. | Open Subtitles | استجوبه ، احصل على حمضه النووي احصل على مذكّرة بحث لسيارته ومنزله |
Hava karanlıktı. Onu arabasına bıraktığımda çok karanlıktı. | Open Subtitles | و لكن الظلام كان حالكاً , كان حالكاً بالتأكيد عندما اوصلته لسيارته |
Onu arabasına atar şehir dışına çıkarır ve orada öldürürüz | Open Subtitles | فلنأخذه لسيارته و نأمره بمغادرة المدينة أو نقتله |
Onu arabasına götürüp, şehirden defolmasını yoksa onu öldüreceğimizi söyleyelim. | Open Subtitles | فلنأخذه لسيارته و نأمره بمغادرة المدينة أو نقتله |
Ama arabasına giderken müdüre rastladı... o da gelen mektubu henüz okumuştu. | Open Subtitles | ولكن عندما ذهب لسيارته , واجه مدير السجن والذي قد انهى للتو قراءة رسالته شديدة اللهجه |
Ama arabasına giderken müdüre rastladı... o da gelen mektubu henüz okumuştu. | Open Subtitles | ولكن عندما ذهب لسيارته , واجه مدير السجن والذي قد انهى للتو قراءة رسالته شديدة اللهجه |
Beni anlayacaktır. Eninde sonunda çıkıp arabasına gidecek. | Open Subtitles | سيتفهم ، سيخرج في لحظة ما متوجهاً لسيارته |
Kurbanlarını cezbedip arabasına almak için itfaiyeci üniformasını kullanmış olabilir. | Open Subtitles | ربما كان يستخدم زي رجل إطفاء الحرائق لكي يغري ضحاياه بالدخول لسيارته |
Özet geçmek gerekirse, çok bilinen bir komisyonculuk şirketinin yönetim kurulu üyesi arabasına giderken vuruldu. | Open Subtitles | نائب رئيس شركة وساطة معروفة قد تم اغتياله بينما يذهب لسيارته. |
Onu arabasına kadar izledin ve kamerasını aldın. | Open Subtitles | لذا قمت بتتبعه لسيارته وأخذت الكاميرا الخاصه به |
Kendini sürekli arabasına kilitlediği için arabada anahtar bulunduruyordu. | Open Subtitles | وقد ترك سيارته وراءه مرات عديدة انه ، خبأ مفتاح لسيارته |
Ve birgün, küçük kardeşimi çok kötü dövüyordu, onu durdurabilmek için bezbol sopasını alıp arabasına zarar verdim. | Open Subtitles | وفي يوم ما, كان يضرب أخي الأصغر بشدة لدرجة أنني اضطررت لأخذ مضرب البيسبول لسيارته لأجعله يتوقف |
Bok herifin teki bu yüzden arabasının da öyle olmasını istiyorum. | Open Subtitles | إنه مملوء بالهراء. لذلك أريد نفس الشيء لسيارته. |
İlk kurban kendi arabasının arka koltuğunda bulunmuştu. | Open Subtitles | وجدت الجثة الأولى في المقعد الخلفي لسيارته الشخصية |
arabaya verdiğin zararın genel bir hesabını çıkardı biz de sigorta şirketini karıştırmadan halletmeye karar verdik. | Open Subtitles | قام باعطائي تقديراً عن ثمن الأضرار التي سببتِها لسيارته و اتفقنا على تسوية الامور بدون تدخل شركات التأمين في الأمر |
Tabii, tabii. Söyle ona yarış arabasını yolun aşağısına park etsin. | Open Subtitles | أجل، أجل، تأكدي فقط من إيقافه لسيارته الرياضية في آخر الشارع، حسناً؟ |
Sonuçta, beş yıl birlikte olmuşlardı, sonra günün birinde, durup dururken, gün ortasında, Arabası için vurulup, öldürülmüştü. | Open Subtitles | أعني، أنهم بتاريخ لمدة خمس سنوات، ومن ثم، فجأة، انه يحصل بالرصاص في وضح النهار لسيارته سخيف. |