"لشرفٌ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• şeref
• onurdur
• onur

Teşekkürler! Yirmi yaşıma basmadan önceki son günümü burada geçirmek gerçekten bir şeref ve bir ayrıcalık.
شكراً، إنّه لشرفٌ وإمتياز أن أكون هنا وأنا أُمضي آخر أيّامي كمراهقه.

- Varlığınız bize şeref verdi. - Hayır, hayır, o şeref tamamen bana ait.
إنه لشرفٌ لنا حضورك - لا، لا، إنه لشرفٌ لي -

En sonunda, hepinizle kişisel olarak tanışmak, benim için bir onurdur.
أنه لشرفٌ عظيم أخيراً مقابلتكم شخصياُ

...bu yılki En İyi Yardımsever ödülümüzü Bay Roman Skouras'a vermek benim için büyük bir onurdur.
إنه لشرفٌ كبيرٌ لي أن أقدم جائزة الإنسانية لهذا العام "للسيد "رومان سكوراس

Tebrikler asker. Sana takdim etmekten onur duyuyorum.
تهانينا أيها الجندي إنه لشرفٌ لي أن أمنحك

El Cid. onur duydum adamım.
إل سِيد، إنهُ لشرفٌ لي يا رجُل

Kalemizde sizi ağırlamak bizim için büyük bir şeref.
إنه لشرفٌ كبير بأن أرحب بك في قلعتنا.

Şehadet çok büyük bir şeref.
إنّه لشرفٌ عظيم أن تكوني شهيدة

şeref duydum, efendim.
إنه لشرفٌ لي ياسيدي.

Ne büyük bir şeref. 100 Euro kron lütfen.
-إنه لشرفٌ عظيم، 100 يورو كراون

Majesteleri. şeref duydum.
سموك، أنّه لشرفٌ ليّ

Seni kendim öldürmek, büyük bir şeref.
إنّه لشرفٌ ليّ... أن أقتلك بنفسي.

Sizinle tanışmak bir onurdur, efendim.
إنه لشرفٌ لي لقاؤُك يا سيّدي

Teşekkür ederim, Sayın Bakan. Bu bir onurdur.
أنه لشرفٌ لي سيدي الوزير

Benim için onurdur efendim.
إنّه لشرفٌ لي يا سيّدي

Bu bir onurdur efendim.
إنه لشرفٌ كبير ، سيدي

- ...burada seninle çalışmak bir onurdur.
-إنّ لشرفٌ لي أن أعمل معكَ

Bayanlar ve baylar, demiryollarının büyük bir destekçisi olan, aynı zamanda Birleşik Devletler Senatosu'nun tam desteğini arkasına alarak yerlilerle görüşmek için gelen bu beyi sizlere takdim etmekten büyük bir onur duyarım.
سيّداتي وسادتي، إنّه لشرفٌ لي بأن أقدّم صديقًا حقيقيًّا للسكّة الحديديّة والذي جاء هُنا بدعمٍ كاملٍ مِن مجلس الشيوخ للولايات المتّحدة لكي يتقابل مع الهنود لاحباط معارضتهم لقضيّتِنا

Yaptığınız şey çok cesurca. Bu büyük bir onur.
ما تفعليه، شجاعةٌ عظيمة إنّه لشرفٌ عظيم

Merhaba, onur duydum. İmzanızı alabilir miyim?
.مرحبًا، إنهُ لشرفٌ عظيم أيُمكنُني؟