Yer altının bitki gibi bir şeye ihtiyacı var ama kayaları soluyor. | TED | تحت السطح يحتاج لشيء ما على نحو النباتات ولكن يعيش على الرواسب. |
Annem aşırı gergin ve benim ona veremeyeceğim bir şeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | أمي متوترة للغايه و هي بحاجه لشيء ما لا يمكنني تقديمه لها |
- Hayır. Isabel hoştu ama umarım aramızda bir şeyler olacağını düşünmüyordur. | Open Subtitles | إيزابيل كانت جيدة لكني أتمنى ألا تظن أن ذلك سيقودنا لشيء ما |
Deniz Canavarı geliyor, tadı küçük çocuklara benzeyen bir şeyler yemek istiyor! | Open Subtitles | هاقد أتى وحش البحر وهو جائع لشيء ما هذا مذاقه كأطفال صغار |
Radyonun bir yerinde sevdiğim Bir şey duyabilir, onu alıp o öyküye kendimi yerleştirebilir, hatta onu değiştirebilirim. | TED | يمكنني الاستماع لشيء ما أحبه في جزء من الإعلام وأدمجه وأدخل نفسي في تلك الحكاية، أو حتى أغيرها. |
Bildirim üzerinden hızlıca geçerseniz, belki de hiç içine dalmaya niyetiniz yokken bir şeyin içine kısa bir zaman da olsa dalmanızı sağlar. | TED | إذا تابعت هذا الإشعار، فإنه يجدولك لتقضي فترة زمنية قصيرة وأنت منجذب لشيء ما ربما لم تكن تنوي أن يكون من اهتمامك. |
Haydi, biraz dolaşalım. bir şeylerin peşindeymişsin gibi geliyor. | Open Subtitles | تعالي، سنذهب رحلة بالسيارة. يبدو أنك اقتربت من الوصول لشيء ما. |
Polisin onu sıkıştırmaya başladığını söyledi, bir şeye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | بدأت بتضييق الخناق عليه و أنه يحاجه ماسه لشيء ما |
Yani bir bakıma, gerçekten çok önemli olan ve başka kimsenin sahip olamayacağı, kimliğimizin parçası olan bir şeye dair bir duruş sergiliyoruz. | TED | وبطريقة ما ، نحن كنا نرى مظهر من مظاهر لشيء ما مهم حقاً وهذا جزء من هويتنا ولكن أن لا أحد يمكن أن يكون. |
Ayrıca bir şeye daha değinmek istiyorum: Her biriniz bir şeyde diğerlerinden daha iyi. | TED | ولكن أريد أن اُشير لشيء ما كلٌ منكم يتفوّق على الآخر في شيء ما |
Demek istediğim, bir şeye ne kadar çok maruz kalırsak, o kadar çok alışırız. | TED | لذا فكلما تعرضنا لشيء ما كلما اعتدنا عليه. |
Bu yüzden mi onun büyük bir şeyler planladığına inandırdın bizi? | Open Subtitles | وهذا هو السبب الذي دفعنا للتفكير كان تخطط لشيء ما كبير جدا؟ |
Seni şaşırtmak için bir şeyler çeviriyor olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه قام بالتخطيط لشيء ما من اجل مفاجأتك |
Greta Halanın aklında Henry için başka bir şeyler var. | Open Subtitles | الخالة جريتا تخطط لشيء ما لهنري في اليوم التجريبي |
bir şeyler karıştırıyor. Biliyorum, onu tanıyorum. | Open Subtitles | إنه يخطط لشيء ما أعلم بأنه يفعل، أنا أعرفه |
Hastayken hayatta kalırsam diye bir söz vermiştim, Bir şey uğruna olmalıydı. | TED | ومنذ أصابني المرض، تعهدت لو أنّي نجوتُ، فسأنذر حياتي لشيء ما. |
Canlı Bir şey, sürekli değişir, sürekli bir şeylere ihtiyacı olur. | Open Subtitles | شيء حي ، دائم التغير في أحتياج دائم لشيء ما |
Sonra Bir şey binlerce mega voltluk bir güçle beynimi şoke etti. | Open Subtitles | و بعدئذ اهتز تفكيري لشيء ما أتاني بشدة كهربية عالية |
TV ye bakıyorum; bir tane bir şeye karşı olan konuk karşısında o şeyin taraftarı konuk. | TED | في برامج التلفاز، لدينا متحدث معارض لشيء ما. ضد متحدث مؤيد للشيء. |
Bir oyun planı vardı ama bu plana uçağı dahil etmediler. Bir şeyin peşinde ama bu şiddet değil. | Open Subtitles | حتى اللعبة كانت من مخططهم و لكنهم لم يخططوا للطائرة إنهم يسعون لشيء ما |
bir şeylerin kısaltılmışı mı, yoksa sadece lâkap mı? | Open Subtitles | أهذا اختصار لشيء ما أم هو مجرد اسم مستعار؟ |
Moda defilesi hakkında konuşmaya başladığın anda Birşeyler planladığını bilmem gerekirdi. | Open Subtitles | كان علي أن أعلم ذلك بمجرد أن بدأتِ الحديث عن عرض الأزياء أنك تخططين لشيء ما |
Kurulum Kılavuzu Hayal kırıklığına uğradım. Evde bir şeylere gelmeye alıştım. | Open Subtitles | أنا خائبة الظن جداً فقط اعتدت على العوده للمنزل لشيء ما |
Gökkuşağı partisi dedikleri Bir şey için iki fahişe gelecekmiş. | Open Subtitles | عاهرتين قادمتين لشيء ما يسمى حفلة قوس قزح |
"bir nesnenin üç görüntüsü şöyledir. "Dördüncüsü nasıldır?" | TED | هذه ثلاثة رؤى لشيء ما ما هي الرؤية الرابعة؟ هكذا نقيسه. |