Dedi ki, ben belki de özel ve farklı bir şey için yaratılmışım. | Open Subtitles | لقد قالت ربما إنني وُجِدتُ لشيئٍ مميّز و مختلف |
Ve kalkıştan önce olayla ilgili bir şey buldum. | Open Subtitles | وتوصلت لشيئٍ متعلق بالقضية قبل ذهابي. |
Ve kalkıştan önce olayla ilgili bir şey buldum. | Open Subtitles | وتوصلت لشيئٍ متعلق بالقضية قبل ذهابي. |
Caleb Richards'ın yaptığı gibi aptalca bir şey yapmamanı sağlıyorum. | Open Subtitles | أنا أتأكدُ من عدم فعلك لشيئٍ غبي كما فعل (كاليب) - أ تعلمُ ماذا ؟ |
Londra'dan yola çıkıp New York üzerinden gelen dört gözle beklediğim bir şey var. | Open Subtitles | أنا أنتظر التسليم بفارغ الصبر لشيئٍ ما من (لندن) عن طريق (نيويورك) |
Başka bir şey istemenden nefret ettim. | Open Subtitles | كرهت كونك بحاجة لشيئٍ آخر |