| Betty'nin merhamet görmesi için tek umudu onun lehine ifade vermen. | Open Subtitles | و الأمل الوحيد المتبقي ل بيتي .اذا كنت ستشهد لصالحها جيد؟ |
| Demek ki McKay onun lehine oy kullanmıştı. Eğer öyleyse, neden Chuck da evet demesindi? | Open Subtitles | لذا مكاي لا بدَّ وأنْ صَوّتَ لصالحها مع ذلك، وإذا كان الأمر كذلك، لم لا يصوت تشوك، أيضاً؟ |
| Hala onun için çalıştığını ve sırlarla dolu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك ما تزال تشتغل لصالحها وأعرف أن لديها أسرار، |
| Mona onun için saha dışında ayrı bir oyun alanı oluşturmuş olabilir. | Open Subtitles | من الممكن ان لدى مونا عدد كبير يلعبون لصالحها |
| Gerçekler acıtabilir demek istedi ,baba , kendi iyiliği için.. | Open Subtitles | إنها تعني أن الحقيقة تجرح يا أبتي. إن ذلك لصالحها. |
| Evet, biraz panikledi ama bunun kendi iyiliği için olduğunun farkında. | Open Subtitles | صحيح، إنها مذعورة بعض الشيء ولكنني أظنها تعرف أن الأمر لصالحها |
| Bu çılgınca. Ne halt yemeye hâlâ O'nun için çalışıyorsun? | Open Subtitles | هذا جنون، لمَ مازلتِ تعملين لصالحها بحقّ الجحيم؟ |
| İlişkiye hayır diyemediğimi biliyor ve bunu kendi avantajına kullanıyor. | Open Subtitles | انها تعلم انه لايمكنني قول لا للحب وقد استغلت ذلك لصالحها |
| Annem ağlamak her şeyi lehine çevirmede bir numaradır. | Open Subtitles | لطالما كانت أمي جيدة في البكاء وتستطيع تحويل أي موقف لصالحها |
| Zavallı B. Bu durumu kendi lehine çeviremedi. | Open Subtitles | لاتتبعوني المسكينة ب, لم تدر الأمور لصالحها |
| Bilgi çalıp kendi lehine kullanmasının önüne geçmek için bir kerhane patronunu gözledim. | Open Subtitles | لمراقبة سيدة بيت الدعارة عازمة على سرقة المعلومات لاستخدامها لصالحها |
| Senin lehine karar vereceğini sanmam. | Open Subtitles | لا أظن أن النطق بالحكم سيكون لصالحها أما عن الأخير... |
| Demek gerçekten onun için çalışıyorlardı. Hangi konuda? | Open Subtitles | إذن كانوا يعملون لصالحها بالفعل، على ماذا؟ |
| Beni, onunla senin aranda senin için ya da onun için hangisinin en iyi olduğuna karar verme durumuna sokarsan her seferinde Elizabeth'i seçeceğim. | Open Subtitles | إذا حدث وأن وضعتني في موقف يتطلب مني الإختيار بين ما هو أفضل لصالحك وما هو أفضل لصالحها |
| Bu onun için iyi olur. Bunu onun iyiliği için yapıyorsun. | Open Subtitles | هذا سيكون خيراً لها لصالحها ولسلامتها |
| Onun iyiliği için, umarım öyle değildir. | Open Subtitles | آمل ألا تكون كذلك لصالحها. عليك ألا تحمي الصبي. |
| Hem kendi iyiliği için hem de merhum babasının hatrına onu koruma altına almalıyız. | Open Subtitles | يجب أن تحميها، وليس لصالحها فقط ولكن من أجل خاطر أبيها الراحل |
| O'nun için mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | أتعمل لصالحها الآن؟ |
| Kendi avantajına kullandığı bir etken. | Open Subtitles | حقيقةٌ أستخدمَتها هي لصالحها |