Sorular sormamız gerekiyor, düşük gelir grubu ebeveynlerine çocuklarıyla ve partnerleriyle nasıl daha iyi iletişim kurabilir? | TED | نحتاجُ لطرح أسئلة حول كيف لنا أن نعلم آباء الدخل المنخفض كيفية التعامل مع أطفالهم بطريقة أفضل، وبآبائهم. |
sormamız gerekiyor Sosyal Sermeye'yi nasıl sağlarız, bu düşük gelir grubu çocuklarına nasıl yol göstericilik sağlarız? | TED | نحتاجُ لطرح أسئلة حول كيفية منح الرأسمال الإجتماعي، والنصح والارشاد لأطفال الدخل المنخفض الذين ليس لديهم ذلك. |
İlk olarak merakının onu neyin işe yaradığı neyin yaramadığı hakkında süreçle ilgili zor sorular sormaya ittiğini söyledi. | TED | أولا، قاده فضوله لطرح أسئلة صعبة بشأن الإجراءات المتبعة، وحول ما نجح منها وما لم ينجح. |
Daha sonra soru sormak için zaman olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك متسع من الوقت لطرح الأسئلة لاحقًا. |
Bunu yaparsanız, bir sonraki soruyu sorma gereği bile duymayacağım. | Open Subtitles | قوما بفعل هذا، و بعدها لن أضطر حتى لطرح السؤال التالي عليك. |
Kısmen bunun tek nedeni alanda çalışan ve bu konuda sorular soracak yeterince kadın bilim insanının olmaması. | TED | جزئيًا، ذلك فقط لأنه ليس هناك الكثير من العلماء في المجال من النساء، لطرح أسئلة حول الموضوع. |
Bu soruları benim sormam benim insanlarımı en çok ilgilendiren şey. | Open Subtitles | انما القلق على شعبي هو ما دفعني لطرح هذة الأسئلة |
Polis gelip, ona sorular sordu mu? | Open Subtitles | هل أتت الشرطة لطرح أيّ أسئلة عليه؟ |
Parti gecesindeki programın hakkında birkaç soru sormamız gerek. | Open Subtitles | إنّما نحتاج لطرح بضع أسئلة عليكِ حول جدولكِ الزمني ليلة الحفلة. |
Farklı bir soru sormamız gerektiğine inanıyorum. | TED | أنا أعتقد أننا بحاجة لطرح سؤال أخر. |
Sadece size birkaç soru sormamız gerekiyor. | Open Subtitles | نحتاج فقط لطرح بعض الأسئلة عليكم |
Etkili çünkü bizi gerçekten soru sormaya itiyor, aynı zamanda da değişimi ateşliyor. | TED | إنه في غاية الأهمية إذ يُلهمنا حقًّا لطرح الأسئلة، ولكنه أيضًا في غاية الأهمية لأنه يُشعل التغيير. |
Cevaplarını zaten bildiğin şeyleri sormaya gerek duymazsın. | Open Subtitles | لا حاجة لطرح أسئلة عندما تعرف كلّ الأجوبة |
Kozmik bir göz açıp kapama süresinde evrim, hayat hakkında sorular sormaya meyyal, meraklı bir türü ortaya çıkardı. | Open Subtitles | و في طرفة عين كونية انتجَ التطور نوع محب للإستطلاع يميلُ لطرح أسئلة عن العالم الذي حوله. |
Ne oldu? Bir soru sormak için uğradım. | Open Subtitles | جئت لطرح سؤال , هل أنت متفرغ ليلة السبت ؟ |
sormak için değil, yapmak için para alıyordum. | Open Subtitles | لا أتلقى الأجر لطرح الأسئلة بل للقيام بالأعمال |
Müdür yardımcısı ve ben ikinizin çok yakın olduğunuzu biliyorduk, bu yüzden o ve ben soru sormak için geldik ama sen okulu asmıştın. | Open Subtitles | أنا والنائب عرفنا أنكما كنتما مقربين لذا فأنا والنائب أتينا لطرح الأسئلة لكنك كنت متغيّب |
Böyle sorular sorma hakkın yok | Open Subtitles | لا يوجد لديك الحق لطرح مثل هذه الأسئلة. |
Hepsinin benim olup olmadığını sorma ihtiyacı hisseden kargocudur. | Open Subtitles | ... أن سائق يو بي إس الذي يشعر بالحاجة لطرح كيف معلقة أجزاء من لي. |
Soru soracak kadar büyüdüğünde Katrina'ya ne diyeceksin? | Open Subtitles | ماذا ستقول لكاترينا عندما تصبح كبيره كفايه لطرح الأسئله |
Doğduktan sonra soru soracak zaman olmayacak. | Open Subtitles | بعد ولادتها ، لن يكون هنالك الكثير من الوقت لطرح الأسئله |
Bir kaza oldu ve bunu soruşturuyorum. Sana bazı sorular sormam gerek. | Open Subtitles | هناك حادث أقوم بالتحقيق فيه و أحتاج لطرح بعض الأسئلة عليك |
- İki polis gelip bazı sorular sordu. | Open Subtitles | ـ أتى إلىّ ضابطان شرطة لطرح أسئلة |
Ve bu ikinci soruyu doğuruyor: Bilim insanları neden yaratıcılığı araştırmalı? | TED | وهذا يدفعني لطرح التساؤل الثاني : لماذا يجب على العلماء دراسة الابداع ؟ |