Ben güzeller güzeli, muhteşem azıcık kabız küçük bir çocuğun annesi olmak zorundayım. | Open Subtitles | وانا عليّ ان أكون أُم لطفل صغير جميل ورائع ومصاب بالإمساك قليلاً وانت.. |
Bu terimin anlamını sorduğumda neredeyse bir saat ayırıp küçük bir çocuğun anlayacağı şekilde eksiksiz ve dikkatli bir açıklama yapmıştı. | TED | وعندما سألتها عن معنى هذه العبارة، قضت ما يقارب الساعة تعطيني شرحًا مفصلاً يمكن لطفل صغير استيعابه. |
Bütün bunlar, bunun gibi mobil uygulamaları kullanarak, küçük bir çocuğun kapabileceği şeyler. | TED | وكل هذا شيء يمكن لطفل صغير جداً تعلمه باستخدام تطبيقات جوال ممائلة. |
Bu yüzden, amacının küçük bir çocuğun ebeveyni olarak karşılaştığım bazı hayal kırıklıklarını karşılamak olduğunu düşünmüştüm. | TED | لذا توقعت أن يكون هدفها معالجة بعض مشاعر الإحباط التي عايشتها بصفتي أمًّا لطفل صغير. |
bir çocuğa umut verip onun hayallerini nasıl parçalayabilirsin! | Open Subtitles | تبني أحلام لطفل صغير ثم تنثني فتدمرها جميعا |
Ömrümün kalan birkaç yılını kindar bir çocuğa... suç ortaklığı ederek geçirmek niyetinde değilim. | Open Subtitles | وأنا لا أنوي أن أضيع السنوات القليلة التي بقيت لي بكوني شريكًا لطفل صغير حاقد |
Ameliyatla küçük bir çocuğun tümörünü alacağız. | Open Subtitles | إنها جراحة استئصال ورم لطفل صغير. |
küçük bir çocuğun var senin. | Open Subtitles | أنت أب لطفل صغير |
Lexie, bize küçük bir çocuğun fotoğrafını gösterdi. | Open Subtitles | (ليكسي)، لقد أخرجت لنا صورة لطفل صغير. |
Bunu bir çocuğa kim yapar? | Open Subtitles | من يفعل أمراً كهذا لطفل صغير ؟ |
Küçük bir çocuğa biri öldüğünde ne dersin? | Open Subtitles | ماذا تقول لطفل صغير عندما يموت شخص ما؟ |