Lord Kelvin'in, seyahatimi engellemek için umutsuzca çırpınışlarından biri bu. Ben bir İngiliz vatandaşıyım. | Open Subtitles | هو مجرّد محاولة مستميتة مِن قِبل اللّورد كيلفن لعرقلة رحلتَي |
Arkamdan iş çevirdin. Adaleti engellemek için komplo kurdun. | Open Subtitles | ذهبت مِن وراء ظهري، تآمرت لعرقلة العدالة |
Eğer sadece havaalanına gelirse ve bu alenen görülürse adalete engel olmaktan onu suçlayabiliriz. | Open Subtitles | لو وضع قدمة داخل المطار فأنة يرتكب فعل علنى المؤامرة لعرقلة العدالة |
Ya bana doğruyu söylersiniz ya da ikinizi birden soruşturmaya engel olmaktan ötürü tutuklarım. | Open Subtitles | حسنٌ، أخبروني بالحقيقة الآن، وإلا اعتقلتُ كلاكما لعرقلة سير تحقيق جنائي |
Başkalarının birleşme planlarını engelleyecek kadar içeriden neler olduğunu öğren. | Open Subtitles | مـا يكفي لعرقلة أي خطط إندماج قد تطرأ وعليك بإكتشـاف عمـا إذا كـانت الدفـاتر التجارية جـاهزة لنـا |
Şimdi istersem sizi adaleti engellemekten merkeze de götürebilirim o yüzden yerinizde olsam... | Open Subtitles | الآن يمكنني القبض عليك لعرقلة سير العدالة إن أردت لذا لو كنت مكانك |
Adaleti engellemeye çalışmıyorum ancak bu genç adamın da dediği gibi bu bir saçmalık. | Open Subtitles | أنا لا أسعى لعرقلة العدالة ولكن مثلما قال هذا الشاب ، هذه مهزلة |
Görevinizi engellemek niyetinde değilim ama rehineleri kurtarmak zorundayım. | Open Subtitles | أنا لا نيّة لي لعرقلة مهمّتك لكن يتحتّم عليّ تحرير الرهائن |
Seçimler yapılana dek soruşturmayı engellemek için ellerinden geleni yapacaklardır. | Open Subtitles | هم سيفعلون جميع ما بوسعهم لعرقلة هذا التحقيق حتى بعد الانتخابات |
Bu çok saçma. Lord Kelvin'in, seyahatimi engellemek için umutsuzca çırpınışlarından biri bu. | Open Subtitles | هذا مناف للعقل، هذا اليأس هو محاولة من جانب اللورد (كيلفن) لعرقلة مسيري |
Diz darbesini engellemek için çeneni iyi kullandın. | Open Subtitles | أحسنت في استعمال ذقنك لعرقلة ركبتيه |
Bak, Charlie Gant'in bu bölgede istediği yere gitmesini engellemek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ... اسمـع، ليس هنـاك مـا يمكننـا أن نفعلـه لعرقلة (تشارلي جـانت) من الذهـاب إلى أيّ مكـان يريده في هذه الأرض |
Önceki suçların olan adalete engel olma ve silah kaçakçılığından. | Open Subtitles | لعرقلة العدالة وتهريب الأسلحة فوق بقية الجرائم الأخرى. |
Polis tutuklamalara başlar, ve sen adalete engel olmaktan ve cinayetten suçlu bulunursun ki bu müebbetlik suçtur. | Open Subtitles | على الشرطه أن تبدأ بالبحث بكل شيء وسيقبض عليك لعرقلة سير العداله والقتل |
Hukuk ekibi işlerine engel olduğu için adamı dava edecekti ama Jo Tae Ho engel oldu. | Open Subtitles | بسببك الأطباء أرادوا مقاضاتنا لعرقلة عملهم .ولكن جو تاي هوو أوقفَ ذلك |
CD'lerle kandırarak, kendisine karşı kanıtlar olduğunu düşünüyor ve sadece onlara göstermediği için adaleti engel olma suçu işliyor. | Open Subtitles | يظنّ أنّها تحتوي أدلّة ضدّه، وبقدومه فقط لأخذهم، فعضو العصابة يرتكب مُؤامرة لعرقلة سير العدالة. |
Pilatus'un gelişini engelleyecek herhangi bir şey duyarsan bunu bilmek isterim. | Open Subtitles | والآن هل تعرف أي مؤامرة لعرقلة وصول موكب بايلوت. أنا مستعد لسماعها |
Bu da, bacak mekanizmasını engelleyecek kadar sert olmalıydı. | Open Subtitles | والتي كانت شديدة بما يكفي لعرقلة حركة الساق |
Fisher, Bay B'nin sizi korumak için onu öldürmüş olabileceğini söyledi ve araştırmayı engelleyecek her şeyi yapmalıydık. | Open Subtitles | فيشر)قال من المُحتمل أن السيد(بي) قتل الرجل لإنقاذك) وأن علينا بذل كل مانستطيع لعرقلة التحقيق هل هذا خطأ؟ |
Adalet sürecini engellemekten nasıl mahvolmuş gör. | Open Subtitles | ترى كيف يحب العمل حتى انه خبطت لعرقلة سير العدالة. |
Aslında adaleti engellemekten seni tutuklatma emri çıkartmalıyım. | Open Subtitles | في الحقيقة , لدي ذاكرة جيدة لأصدار مذكرة لتوقفيك , لعرقلة العدالة |
Ama onun için buradaki resmi belge bile Sör Thomas'la Bayan Cushing arasındaki ilişkinin başlamasını engellemeye yeterli gelmişti. | Open Subtitles | لسيد كوشينغ كانت الوثيقة المدنية لكنها كانت كافية لعرقلة علاقتة |