| Adli tıp raporuna göre cesedin bazı parçaları uzun süre suda bekletilmiş. | Open Subtitles | ما قاله التقرير هو ان بعض البقايا غمرت في ماء لفتره طويله |
| Ortak noktada buluştuğunuzu görmek istiyorsan, uzun süre içinde kalmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تبقي فيه لفتره طويله حتى يمكنك رؤيته متماسكا |
| Hey, sakin olun, çocuklar! uzun süre birlikte olacağız. | Open Subtitles | هيا ازيلوا التوتر يا رفاق نحن سنبقى مع بعضنا لفتره طويله |
| Sen ve insanların uzun zamandır o zavallı yaratıkları savunuyorsunuz. | Open Subtitles | انت وقومك المثيرون للشفقه دافعتم عن كل شئ لفتره طويله |
| Ve bana evlenme teklif edene kadar, onun beni önemsediğini paramı önemsemediğini inanıyor diye uzun süredir kendime yalan söylüyordum. | Open Subtitles | وبالوقت الذي سألني فيه ان اتزوجه كذبت على نفسي في الداخل لفتره طويله باعتقادي انه كان يهتم لي وليس المال. |
| Jeff, çok hata yaptık ve uzun bir süre şanssızdık. | Open Subtitles | "جيف" لقد كنا على خطأ كثيرآ وتعيسى الحظ لفتره طويله |
| Atalarım çok uzun zaman, nesiller boyunca İngilizlerle savaştılar. | Open Subtitles | شعبى كان يقاتل الانجليز لفتره طويله جدا جدى الكبير مات فى ووترلو |
| Sana biraz açıklayayım: uzun süre kıçına hakim olamayacaksın. | Open Subtitles | دعنى من هذا , فأنت لن تكون قادرا على تحمل الامساك لفتره طويله |
| Bu seni uzun süre içeride tutmaya yeter. | Open Subtitles | هذا سيضعك في السجن لفتره طويله اتعلم ذالك؟ |
| Aynı miktarla uzun süre oynarsan kasa tüm paranı alır. | Open Subtitles | قم باللعب لفتره طويله وسيأخذ الكازينو كل ما تملك |
| Geçidi çok uzun süre tutamayabiliriz. | Open Subtitles | لن نستطيع الحفاظ على البوابه لفتره طويله |
| Bu seni uzun süre içeride tutmaya yeter. | Open Subtitles | هذا سيضعك في السجن لفتره طويله اتعلم ذالك؟ |
| Kimse sana uzun süre kızamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لأي أحد أن يكون غاضباً معك لفتره طويله |
| uzun süre mutsuz kalmak istemiyorum. Ben umutsuz vakayım. Birden parlayabilirim. | Open Subtitles | لا استطيع ان اظل غير سعيد لفتره طويله ساتخطى ذلك في لحظه |
| Ray'le ben uzun süre çabaladık ve sonunda oldu, harika bir şeydi. | Open Subtitles | وحاولت لفتره طويله وحدث ما حدث أخيرا وكان رائعا. |
| Sınırlar uzun zamandır kanunsuz. | Open Subtitles | الأراضى المتاخمه للحدود أصبحت خارج إشراف القانون لفتره طويله بما يكفى |
| Biliyor musun, burada uzun zamandır yaşayan biriyle konuşmak istedim. | Open Subtitles | كما تعرف أريد أن أتحدث الى شخص ما عاش هنا لفتره طويله |
| O kadar uzun zamandır uyuyor ki, unutup gitmişim. | Open Subtitles | لقد كان نائم لفتره طويله لقد نسيت هذا الامر |
| O seni uzun süredir kavuşamadığın oğluna sağ salim ulaştırır. | Open Subtitles | سيقودكِ بأمان الى يدىّ إبنكِ الذى تغيبتِ عنه لفتره طويله |
| Çöplerden ve uzun süredir nehirlerimizi ve kanallarımızı zehirleyen toplumumuzdan arındırılacak. | Open Subtitles | تنظيفها من المنتجات المتخلفه لمجتمعنا و التى ظللنا لفتره طويله نعانى من تسميمها لأنهارنا و قنواتنا |
| Ama okul uzun bir süre daha para kazandırmayacak. | Open Subtitles | لكن لن يكون هناك عائد من الرسوم المدرسيه لفتره طويله |