Bana seni aramam, oyunun bittiğini söylemem ve bir görüşme ayarlamam söylendi. | Open Subtitles | وقد أمرتُ بالإتّصال بك، وأقول لك أنّ اللعبة قد انتهت، وأرتّب لقاءً. |
Bir görüşme ayarlayıp ne kadar ileri gidebiliriz diye bakmayı plânlıyorum. | Open Subtitles | أُخطط بأن أُرتب لقاءً معه .لأرى لأيّ مدى يُمكننا الوصول إليه |
Kısa bir toplantı ve fotoğraf çekimi olacak. Çok tatlı bir kadın... | Open Subtitles | لقد أجلّناه ثلاث مرّات سيكون لقاءً سريعاً و تحيّة صورة |
Sayın Yargıç, savunma makamı yargıç odasında bir toplantı talep ediyor. | Open Subtitles | سيدي القاضي، الدفاع يطلب لقاءً لمناقشة موضوع في حجرتك |
Kaygılanma, en kısa sürede bir buluşma ayarlayacağım, söz. | Open Subtitles | لا تقلقى، سأرتب لقاءً حالما أستطيع، أَعِدُكِ |
Mason Treadwell. Sen küçükken seninle röportaj yapmıştım. | Open Subtitles | أجريت معك لقاءً وأنت صغيرة مرتان في الحقيقة |
Eğer buluşmak istiyorduysanız, arasanız gelirdim. | Open Subtitles | لو أردت لقاءً , إتصال هاتفي كان سيقوم بالحيلة |
Bir mesajda da şöyle diyor: "Adamımız sabırsızlanıyor. görüşmek istiyor." | Open Subtitles | وبعدها هناك شخص ما يقول "أصبح رجلنا عصبياً ويريد لقاءً" |
Merak etme. Berberdeki şu adamlarla bir görüşme ayarlarım. | Open Subtitles | لاتقلق، سأُعِدُ لقاءً مع هولاء القوم في صالون الحلاقة |
Rus aksanlı bir herife, görüşme ayarlaması için inanılmaz para saydım. | Open Subtitles | لذا دفعتُ لوضيع ذو لكنة روسيّة مالًا مهيبًا ليرتّب لي لقاءً معه. |
Özel bir görüşme ayarlaman lazım Vanessa Chandler ve Başkan arasında. | Open Subtitles | أريدك أن ترتب لقاءً حصريًا بين فانيسا تشاندلر والرئيس |
Bildiriyi incelemesi için görüşme ayarla. | Open Subtitles | أجيبي، وأعدّي لقاءً معه لكي يتفقّد الأُطروحات. |
Birileriyle görüşme ayarladım ama o gelmedi | Open Subtitles | لقد جهزت لقاءً مع بعض الأشخاص ولكنها لم تحضر |
Şu an yolda kendisi. Özel bir görüşme talep ediyor. | Open Subtitles | إنه في طريقه الاَن ويريد لقاءً خاص |
Hayır, benden sınav sonuçlarını görüşmek için toplantı talep etmediler. | Open Subtitles | لا، لا يطلبون لقاءً لمناقشة نتائج الامتحان |
- Yargıçla toplantı ayarladım. Sen, başarılı olmamız durumunda labaratuarında hazır bekle. | Open Subtitles | بوث, لقد دبرت لقاءً مع القاضي لنذهب |
Pişmanlık duyunca da itiraf etmek için federal bir avukatla buluşma ayarlar ama bunu yapmadan önce suçluluk onu yıkar. | Open Subtitles | تغلّب عليه الندم ، وأعدّ لقاءً مع النائب الفيدرالي للإعتراف ولكن قبل أن يتمكّن من فعل ذلك الذنب يدمّره |
Adamı arayıp bir buluşma ayarla. | Open Subtitles | اعد الإتصال بذلكَ الرجل جهز لقاءً ودعني اقبض عليهِ |
Dinle sana bir röportaj ayarlarım tabii onun haberini ilk sayfaya koymaya söz verirsen. | Open Subtitles | أنصت, سأعد لقاءً إذا وعدت بوضع صورتها على الصفحة الاولى. |
Eğer peşinde olsaydım buluşmak istemezdim. | Open Subtitles | لو كنتُ أستهدفُكَ ، ما كنتُ أطلب لقاءً معكَ. |
Ve eğer görüşmek istersen bana haber ver, çünkü senden gelecek bir destek, onun için büyük başarı olur. | Open Subtitles | وأخبرني إذا ما كنت تريدني أن أنسق لقاءً بينكما. لأن المُصادقة منك، سيدي |
Bulunduğu yeri ve polis şefinin adını öğren. Bana bir randevu ayarla. | Open Subtitles | اعرف مكانه واسم مدير الشرطة، ورتّب لي معه لقاءً |