Gazze'de bir keresinde İngiliz gazeteci Alan Johnston'un kaçırılması sırasında bir Amerikan dergisi benden Gazze'de adam kaçıranlarla bir buluşma ayarlamamı istedi ve ben de ayarladım. | TED | في يوم من الأيام في غزة، خلال عملية اختطاف الصحفي البريطاني آلان جونستون، طلبت مني مجلة أمريكية بترتيب لقاء مع الخاطفين في غزة، وهذا ما فعلته. |
Antika koleksiyoncumla bir buluşma ayarlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | عليّ ترتيب لقاء مع مُجمّع القطع الأثريّة, |
Kutsal Ana ile görüşmek istiyor. | Open Subtitles | لقد طلبت لقاء مع الأم المباركه |
Bir bilim adamı ile görüşmem var. Bunun için Rusya'ya döneceğim. | Open Subtitles | انا لقاء مع عالم عندما أكون مرة أخرى في روسيا و |
Saat 6'da sana Andre Ciment'le görüşme ayarladım Como Gölü'ndeki evinden dört resim çalındığını söylüyor. | Open Subtitles | انا"جوهان" لقد رتبت لكِ لقاء مع "أندريه سيمون" الذى قال ان اربع لوحات سرقت من منزله فى بحيرةِ "كومو |
Bu yüzden ilerde babasıyla bir görüşme yapma planım var. | Open Subtitles | لذا فإن لدي جدول لقاء مع والده في وقت لاحق |
Bazıları Bay Ryker'la görüşmek istediler. | Open Subtitles | البعض منا قد طلب لقاء مع السيد ريكير |
Piskoposlar ile bir toplantı ayarlayabileceğime inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنني يمكنني ترتيب لقاء مع الأساقفة |
Onun iyiliği için tüm grupla beraber bir buluşma ayarlamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول اقامة لقاء مع الأطراف المعنية في الرعاية لها. |
Fakat bir dizi aracı sayesinde babası ile bir buluşma ayarladım. | Open Subtitles | لكن عبر سلسلة من الوسطاء، استطعت ترتيب لقاء مع والده. |
Biyolojik annenizle ne zaman bir buluşma ayarlayabileceğimizi öğrenmek için aramıştım. | Open Subtitles | كنتُ ادعوا إلى معرفة متى يمكننا اقامة لقاء مع امك التي انجبتك. |
Eddie Nero ve Bob Geldoff ile görüşmek için Londra'ya uçuyorum. | Open Subtitles | أنا ذاهب إلى لندن إلى لقاء مع (إدي نيرو) و السير (بوب غيلدوف) |
Manohar ile görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد لقاء مع مانوهار. |
Hayır, olamaz. Adamla bankada görüşmem var. | Open Subtitles | لا, لا أستطيع فلدى لقاء مع الرجل فى البنك |
Çok güzel bir fikir. Yatma vakti, Bay Nottingham ile bir görüşmem var. | Open Subtitles | هذه فكرة جيدة , حان وقت النوم لدي لقاء مع السيد نوبلمان |
Sürekli gizlice sizi dinliyorum, ve annemin "Bay Ehlert'le görüşme"den bahsettiğini ve "yeni bir başlangıç" dediğini duydum. | Open Subtitles | كنت أسترق السمع إليكم يارفاق وسمعت أمي تتحدث عن "لقاء مع (إيلرت)" "وقد حان الوقت لبداية جديدة" |
Sana Gabriel Hewitt ile bir görüşme ayarladı, ve onun konuşma konularını yalanlayabilmelisin. | Open Subtitles | لقد رتبت لك لقاء مع جابريل هيويت فى وقت لاحق اليوم ولابد ان تكون قادر لرفض |
Senden tek istediğim bir görüşme ayarlaman. | Open Subtitles | ماهي مشكلتك؟ كل ما أردته هو أن تدبر لي لقاء مع الموزع |
J. Edgar Hoover'la görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد لقاء مع إدغار هوفر. |
Kızı sikmek, Squirrel'la görüşmek. | Open Subtitles | اوة , مضاجعة فتاة، لقاء مع سكويرل ! |
Efendim, pazartesi günü İhracatı Geliştirme Konseyi ile bir toplantı var. | Open Subtitles | سيدي، هناك لقاء مع مجلس ترويج الصادرات يوم الاثنين. |
Pasha ile bir toplantı ayarla. | Open Subtitles | دبر لقاء مع باشا. |