Ama iş aşka gelince, hikâyenin kısa versiyonunu kabul etmeye çok hevesliyiz. | TED | ولكن عندما يتعلق الأمر بالحب، أظن بأننا على استعداد لقبول النسخة القصيرة من القصة. |
Bu teknoloji konusunda oldukça şanslıyım: birden herkes hazırdı, tüm dünya bunu kabul etmeye hazır. | TED | لقد كنت محظوظا حقا مع هذه التكنولوجيا فوجئ الجميع أن هذا الأمر تم والعالم على استعداد لقبول ذلك |
Tanıdığım kadının artık burada olmadığını ve geri gelmeyeceğini kabul etmek çok zordu. | Open Subtitles | إستغرق الأمر مني وقتاً طويلاً لقبول أن المرأة التي عرفتها رحلت ولن تعود |
Benim tavsiyem... bir ısırık almaya hazır olana dek dişlerini gösterme. | Open Subtitles | نصيحتي... لا تظهري أسنانكِ إلاّ إذا كنتِ على إستعداد لقبول المجازفة |
Bana, ADM'in Asya ve Avrupa'da yaptığı kontratlarda, komisyon almak için fırsatların doğacağını söyledi. | Open Subtitles | واخبرني أنه ستكون هناك فرص لقبول الرشاوي من بعض العقود التي تأتي من أوروبا وآسيا وأنها كانت عقود أ.. |
Tanrı bize değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul etme huzuru değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirme cesareti ve ikisi arasındaki farkı bilecek tecrübeyi versin. | Open Subtitles | الله يمنحنا الصفاء لقبول الأشياء نحن لا نستطيع تغيير، الشجاعة للتغيير الأشياء التي نحن يمكن أن، |
Ama uyruğundakiler şartlarımızı kabullenmeye niyetli görünmüyor. | Open Subtitles | لكن رعيتك يبدون أٌقل إستعداداً لقبول شروطنا |
Aksi halde, bunların hepsi bir hiç uğruna olmuş olacak ve bunu kabullenmek zor. | Open Subtitles | خلاف ذلك، كل هذا كان من أجل لا شيء ، وأن من الصعب لقبول. |
Durumu kabul etmesi biraz sürdü. Ama etti mi? | Open Subtitles | تطلب منه وقتاً لقبول هذا الوضع |
Unutma istatistiklere göre jüri heyeti öğrenciyi okula kabul etmeye meyilliyse sadece tek bir soru sorarmış. | Open Subtitles | الآن، تذكري.. الإحصائيات توضح لو أن اللجنة مائلة لقبول طلب الإلتحاق سيسألون فقط سؤال واحد. |
Balboa, Tommy'nin meydan okumasını kabul etmeye hazır mısın? | Open Subtitles | روكى بالبوا ،هل أنت مستعد لقبول تحدى طومى غن؟ |
Bildiğim gerçek yüzünden tuttuğum söz yüzünden kabul etmeye hazır olduğum ihtiyaçlar yüzünden toplum dışına itiliyorum. | Open Subtitles | لأن الحقيقة أنني أعرف الوعد الذي قطعته للضرورات التي أحضرها لقبول جعلي منبوذاً |
Bunu kabul etmek için doğrunun olduğuna inanmalıyız ve daha aktif bilme yöntemlerini teşvik etmeliyiz. | TED | لقبول ذلك، علينا الإيمان بالحقيقة علينا تشجيع وسائل أكثر فعالية للمعرفة. |
Tanrı biliyor, gayet net açıkladın. Bugüne kadar bunu asla kabul etmek istememiştim. | Open Subtitles | يعلم الله أنك جعلتها واضحة بما يكفي وأنا فقط لم أكن على استعداد لقبول ذلك |
Evet, ama bana, sanki evliliğinin bittiğini kabul etmek istemiyormuş gibi geldi. | Open Subtitles | نعم , ولكن حصلت على الشعور انها لم تكن وكان على استعداد لقبول هذا الزواج انتهى. |
Fakat ödülünü almaya giderken bir daha böyle bir gecede bulunamayabileceğini tahmin edip biraz Hindistan cevizli karides almak için durdu. | Open Subtitles | في طريقها لقبول جائزتها وبإكتشافها أنها لن تكون في حفل كهذا مجدداً توقفت لأكل بعض الجمبري |
Bu işi almak için beni zorlayan sendin. | Open Subtitles | أنتِ من دفعني لقبول هذه الوظيفة ومنذ أن قبلتها، |
Sanırım yedinci üyemizi kabul etme vakti geldi. | Open Subtitles | أعتقد بأنه حان الوقت لقبول العضو السابع في مجموعتنا |
- Terapistin tarafindan bazi saçma yorumlari kabullenmeye zorlansaydin ve hasta oldugun için kendini savunamasaydin sinir bozucu olmaz miydi? | Open Subtitles | إن كان معالجك أجبرك لقبول بعض التفسيرات السخيفة ولا تستطيع الدفاع عن نفسك لأنك أنت المريض |
Üzgünüm. Benim için bunu kabullenmek zor sanırım. | Open Subtitles | انها مجرد أنه من الصعب بالنسبة لي لقبول ذلك، اعتقد. |
CNN'de mi? Volusia İlçesi Katherine Harris'i geç sonuçları kabul etmesi için dava ediyor, biz de katılacağız. | Open Subtitles | ستقاضي مقاطعة فولوسيا (كاثرين هاريس) لقبول نتائجهم المتأخرة |
Tanrım değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için sükunet değiştirebileceğim şeyler için cesaret aradaki farkı anlamam için akıl nasip et. | Open Subtitles | إلهى، إمنحنى السكينة لقبول الأشياء التى لا أستطيع تغييرها الشجاعة للتغيير هى الشئ التى أمتلكه |
Kocamın da izniyle bu barakayı kabul etmekten mutluluk duyarız. | Open Subtitles | بإذن زوجي يجب أن نكون سعداء جدا لقبول الظل. |
Tanrım, bana değiştiremeyeceklerimi kabullenme sabrını, değiştirebileceklerimi değiştirme cesaretini ve ikisini ayırt edebilecek bilgeliği bahşet. | Open Subtitles | يا الله ، ألهمني الصفاء لقبول الأشياء التي لا يمكنني أن أغيرها و الشجاعة لتغيير الأشياء التي يمكنني تغييرها |
Ama hasta kabulü için en tuhaf kriterleri isimlerinin baş harfleriyle alakalı. | Open Subtitles | ولكن اغرب معيار لقبول المرضى كانت له علاقة بأول حرف بإسمائهم |
..topluma geri kazandırmaya çalışmak yerine yönetim ülke içindeki ayrışmayı kabul etmeyi ve sömürmeyi seçti ve çoğunluk olarak düşündüklerinin tarafına geçti. | Open Subtitles | إلى المجتمع الوطني ... الإدارةإختارتْ... لقبول واستغلال التقسيم العنصري |
O zamana kadar, polis korumasını kabul ettiğin için mutluyum. | Open Subtitles | وحتى ذلك الحين، وأنا سعيد لأنك وافقت لقبول حماية الشرطة. |