ويكيبيديا

    "لقد أحب" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • severdi
        
    • seviyordu
        
    • sevdi
        
    • bayılırdı
        
    Onu kendinden bile koruyabilecek birine sahip olma fikrini deli gibi severdi. Open Subtitles لقد أحب فكرة أن هنالك دائما شخص بجانبه لكي ينقذه من نفسه
    Kazanmayı çok severdi. Bazen insanlara ufak maço oyunlar oynardı -- TED لقد أحب النصر دوما في تلك الالعاب الجنونية التي يقوم بها عادة
    Boksu çok severdi. Dışarıdakiler onu gözlerine kestirmişti. Open Subtitles لقد أحب الملاكمة الناس بالخارج كان يراقبونه
    Okumayı ve yazmayı her şeyden çok seviyordu. Open Subtitles لقد أحب القراءة والكتابة أكثر من أي شئء آخر
    Hatırlasana, bu ayakkabıları seviyordu. Asla kirli bırakmazdı. Open Subtitles لقد أحب هذا الحذاء، أتذكر لم يكن ليتركها قذرة
    Tanrı bu dünyayı o kadar sevdi ki tek oğlunu bu dünyaya verdi. Open Subtitles لقد أحب الرب هذا العالم حتى أنه ضحى بابنه الوحيد
    Benim eşim de yulaflı kurabiyelere bayılırdı. Open Subtitles حسناً، لقد أحب زوجي طريقة إعدادي للكعكات كثيراً
    Bir kafede aşçıydım ben. Köftelerimi herkes severdi. Open Subtitles لقد اعتدت علي الطبخ في ذلك المقهي لقد أحب الجميع كرات اللحم التي أعدها.
    Bir kafede aşçıydım ben. Köftelerimi herkes severdi. Open Subtitles لقد اعتدت علي الطبخ في ذلك المقهي لقد أحب الجميع كرات اللحم التي أعدها.
    Tanaka kadınları severdi... Ve uyuşturucuyu. Karşılığında bana iyi bilgiler verirdi. Open Subtitles توناكا لقد أحب النساء والمخدرات أيضا لأجل هذا قدم لي معلومات جيدة
    Teknolojiyi, ustaca yapılmış pilleri, bobinleri, mıknatısları ve radyoaktif taşları severdi. Open Subtitles لقد أحب التكنولوجيا و ترتيب البطاريات و الملفات و المغناطيسات و الصخور المشعة ببراعة
    sonunda piposunun ateşi söndü hayatı severdi hayata gülmeyi bütün bu acayipliklerin tek cevabının o olduğunu söylerdi vahşi topraklarda el ele verdik içinde aşk ve av vardı eminim şeytanla akşam yemeğinde muhtemelen masanın konuğu Rachel Open Subtitles واخيرا قد أشتعل غليونه لقد أحب الحياه وضحك فى وجهها
    Deniz biyoloğu olduğu için büyük balıkları severdi. Open Subtitles لقد كان عالم أحياء بحري لقد أحب السمك الكبير
    Yerden 300 m yüksekte yapılmasına yardım ettiği bir çelik kirişin üstüne oturup yemeğini yerken şehri seyretmeyi çok seviyordu. Open Subtitles لقد أحب الجلوس على عارضة صلبة على ارتفاع 1000 قدم يتناول غداءه فوق المدينة التي ساعد في بناءها
    Burayı seviyordu. Bahçede çalışmayı seviyordu. Open Subtitles لقد أحب هذا المكان، أحب العمل في الحديقة.
    '...ziyaret listesinden resmen çıkarıldı.' Lori'yi de çocukları da çok seviyordu. Ama sonunda hepsini kaybetti. Open Subtitles لقد أحب لوري وأحب الاطفال لكن انتهى به المطاف بمفرده
    Bu şehri ve insanlarını canından çok seviyordu. Open Subtitles ‏لقد أحب هذه المدينة‏ ‏ومن فيها،‏ ‏أكثر مما أحب نفسه.
    Şerif, dördüncü hücreden James Hurley'i getirip konuşalım. O Laura Palmer'ı seviyordu. Open Subtitles دعنا نتحدث مع "جايمس هيرلي"، لقد أحب "لورا بالمر"
    Babam bu yuvayı her zaman sevdi. Ve her zaman da bir parçası olacak. Open Subtitles لقد أحب أبى هذا القطيع و سيكون جزءآ منه دومآ
    Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki biricik oğlunu oraya bahşetti. Open Subtitles لقد أحب الربُ هذا العالم كثيرًا... لدرجةٍ أنه وهب له ابنه الوحيد.
    O, ailesini benim kendi ailemi sevdiğimden fazla sevdi. Open Subtitles لقد أحب عائلته أكثر من حبي لنفسي
    Bu ayıcığa bayılırdı. İsmini doğru dürüst telaffuz edemezdi. Open Subtitles لقد أحب هذا الدب ، ولم يستطع . نطق اسمه ، رغم ذلك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد