Ve ben şanslıydım çünkü babamın oğulları ve kızlarını her zaman teşvik ettiği bir aile içinde büyüdüm. | TED | لقد كنت محظوظة في انني ولدت ضمن عائلة مميزة تقدر وتشجع الفرص للذكور والاناث على نحو سواء |
Hayır olmadı, o konuda çok şanslıydım. | TED | سيرينا: لا، لقد كنت محظوظة جداً، لذا لم أصب بالإعياء. |
Bu durumu bir şekilde idare edebildiğim için şanslıydım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة بإيجاد طريقة للتعامل مع الأمر |
Birkaç panjur uçmuş. Şanslıyım. | Open Subtitles | لقد كنت بخير , بعض الإنسدادات كسرت , لقد كنت محظوظة |
Şansım varmış. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة |
Bu sefer şanslıydım çünkü ayıktı. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة هذه المرّة، لأنّه كان رزينًا. |
Seçkin, çok güzel bir yatılı okula katılabilecek kadar şanslıydım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة لأن أحضر بمدرسة داخلية جميلة وراقية |
şanslıydım, çünkü yıllardır onu duyuyordum... ...ve sonunda onunla bu yılın başlarında... ...Chengdu'daki müzesinde tanıştım. | TED | لقد كنت محظوظة: لقد كنت أسمع عنه من سنين, وأخيرا قابلته في وقت سابق هذه السنة في متحفه في "شينجدو." |
Ama ben senden şanslıydım. | Open Subtitles | .. ما أقصده هو لقد كنت محظوظة أكثر منك |
şanslıydım ki Doktor'la karşılaştım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة لقد وجدت الدكتور |
Ben şanslıydım, harika bir işim vardı. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة حصلت على عمل رائع |
Ben şanslıydım. | TED | لقد كنت محظوظة. |
Kaçmış olmakta gerçekten şanslıydım -- duygulanacağımı düşünmemiştim -- Gereksiz ameliyatlardan doğan fiziksel hasarı atlatmakta gerçekten şanslıydım. | TED | لقد كنت محظوظة حقًا بالهرب... لم أكن أعتقد أني سأصبح عاطفية... لقد كنت محظوظة حقًا بالهرب من الأذى الجسدي الذي يحدث بسبب تلك الجراحات غير الضرورية. |
Parti olduğu için şanslıydım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة بسبب الحفل |
Gerçekten şanslıydım çünkü benim... | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة حقاً لأنني كنت مع... |
Öyle şanslıydım ki, Oxfam ve diğer büyük hayır kuruluşlarında çalışırken, politikacıları, işletmeleri ve halkı etkileyen şeyler hakkında ve hangi kampanyaların işe yaradığı, hangilerinin yaramadığı hakkında birçok rapor okuyabiliyordum. | TED | لقد كنت محظوظة جدًا، عندما عملت لصالح (Oxfam) وجمعيات خيرية كبيرة أخرى، استطعت قراءة الكثير من التقارير الكبيرة حول ما يؤثر في السياسيين، والأعمال، والرأي العام، ما هي الحملات التي تنجح حقًا وما هي التي لا تنجح. |
Ziyaretçiler açısından çok Şanslıyım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة جدا مع الزوار أولاً، أَخي بيرترام |
Geldiğin için Şanslıyım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة لمجيئك |
Evet, sağol. Şanslıyım. | Open Subtitles | أجل، شكراً، لقد كنت محظوظة. |