ıki kere boşanması yüzünden yaşamak için çalışması gereken adam söylüyor. | Open Subtitles | الرجل الذي عليه العمل من أجل لقمة العيش والشكر لقضيتي طلاقكِ |
İki kere boşanması yüzünden yaşamak için çalışması gereken adam söylüyor. | Open Subtitles | الرجل الذي عليه العمل من أجل لقمة العيش والشكر لقضيتي طلاقكِ |
yaşamak için cam şişe topluyordu. | TED | لقد كان يجمع قناني زجاجية من أجل لقمة العيش |
- Ama muhteşem bir dansçısın. - Sonuçta ekmek parası kazandırıyor. | Open Subtitles | و لكنك ترقصين جيدا حسنا,ان هذا يكفل لي لقمة العيش علي اي حال |
- Ne işle uğraşıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعلين من أجل لقمة العيش ؟ |
geçinmek için yaptığı işin gerektirdiğinden daha iyi bir insan olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | بما يكفي لأعرف أنّه كان أفضل ممّا كان يعمله لكسب لقمة العيش. |
Ve sen hayatını insanları eğlendirmek için kendini kilitleyerek kazanıyorsun. | Open Subtitles | وأنت، تحبس نفسك للترفيه عن الناس من أجل لقمة العيش. |
Bu yüzden günah işlemeye zorlandım. yaşamak için günah işlemek. Sağ kalabilmek için günah işlemek. | TED | ولهذا أرغمت على إرتكاب الخطيئة، أُرغمت على الخطيئة من أجل لقمة العيش. أُرغمت على الخطيئة من أجل لقمة العيش. |
Peder lütfen. Bunu yaşamak için yapıyorum. | Open Subtitles | أبتاه أرجوك فأنا أقوم بذلك من أجل لقمة العيش |
Ama, profesör olmayan ve yaşamak için para kazanması gereken pek çok avukat gibi düşündüğüm için değil. | Open Subtitles | السبب لتوليِ القضايا، هو أنني مختلف عن أكثر المحاميين الأخرين الذين ليسوا أستاذة بل يتولها لغرض لقمة العيش |
Yok, böyle hayatı bir haftadan az yaşamak bile deli ederdi beni. | Open Subtitles | لا، فإنه يقودني جنون في أقل من لقمة العيش أسبوع من هذا القبيل. |
Bir çok kişi yaşamak için çalışır ve fazla kazanmaz. | Open Subtitles | أغلبية الشعب يعمل من أجل لقمة العيش ولا يحقق دخلاً كبيراً للغاية. |
Bunların yarısına üyeyim. Evet. Sen de yaşamak için insanları öldürüyorsun. | Open Subtitles | نعم، وأنت تقتل الناس أيضاً من أجل لقمة العيش. |
Hayır. Biliyorsun ki bazılarımızın yaşamak için çalışması gerekiyor. | Open Subtitles | أتعرف، البعض منّا عليه العمل من أجل لقمة العيش. |
- Ama muhteşem bir dansçısın. - Sonuçta ekmek parası kazandırıyor. | Open Subtitles | و لكنك ترقصين جيدا حسنا,ان هذا يكفل لي لقمة العيش علي اي حال |
Peki ne işle meşgulsün Bob? | Open Subtitles | إذاً ما الذي تفعله من أجل لقمة العيش, (بوب)؟ |
Orada Flint'te birimiz bile yoktur biz dahil hiç kimse durup düşünen geçinmek için yaptığımız bu iş otomobilleri üretmek muhtemelen kutup buzullarının erimesinin ve bildiğimiz şekliyle uygarlığın sona ermesinin tek başına en büyük nedenidir. | Open Subtitles | من منا توقف أبدا عن التفكير هذه الأشياء نفعلها من أجل لقمة العيش صناعة السيارات |
Ülken için üç kez savaştın, bağımlılığı yendin, insanları kurtararak para kazanıyorsun. | Open Subtitles | خدمتوطنكثلاثمرات، تغلبت على الإدمان أنت تنقذ الأرواح لأجل لقمة العيش |
Hayatımı kazanmalıyım ki ölebileyim. | Open Subtitles | يجب أن أحصل على لقمة العيش ومن ثمً يمكنني أن أموت |
Bu ülkenin sorunu ne bilmiyorum ama... hayatını kazanmak gitgide daha da zorlaşıyor. | Open Subtitles | أنا لا أعلم ما الذي يجري معهذاالبلد، لكنه يزداد صعوبة لكسب لقمة العيش. |
Bundan para kazanıyorum ben. Sen kimsin? | Open Subtitles | هذا ما أقوم به من أجل لقمة العيش من أنت؟ |
Bu zor bir durum. Hangisi Para kazanmak için çalışıyor? | Open Subtitles | ها هما همىِّ من منهما يعمل من أجل لقمة العيش |
Hele de herkes kıt kanaat geçinip gidiyorken. | Open Subtitles | الجميع يكافح للحصول على لقمة العيش ، كما تعلمون |