Bunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm ama Afganistan seçimlerine kadar raporunuzu bekleteceğiz. | Open Subtitles | أنا آسفة لقول ذلك يا جنرال لكننا سننظر في تقريرك بعد الانتخابات الأفغانية |
Bunu söylemek bana düşmez ama muhtemelen aklındaki şey eğlenceli bir tatildir. | Open Subtitles | انه ليس المكان المناسب لقول ذلك لكن بداخلي انا اصدق ذلك فلنقضي أوقات مرحة مع بعضنا العض |
Bunu söylemenin kolay bir yolu olsaydı yapardım ama inan bana yok. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون هناك طريقة سهله لقول ذلك, ولكن صدقني , لا يوجد. |
Bunu söylemenin daha iyi bir yolunu bulmalıydım. | Open Subtitles | كان يتعين عليّ ان اجد طريقة مؤدبة لقول ذلك |
Bunu söylediğim için üzgünüm, ama, buraya ayak bastığımdan beri, sanki herkes beni kandırıyormuş... gibi içimde rahatsız edici bir his vardı. | Open Subtitles | .. أنا آسفة لقول ذلك .. ولكن لدي ذلك الشعور الحقير أن الجميع يعبث بي منذ أن وصلت هنا |
- Bunu söylemene gerek yoktu. - İyi. | Open Subtitles | انتى لاتحتاجين لقول ذلك. |
Ama sadece meraktan soruyorum, şanslı alıcı kimdi? bunu söylemeye yetkim yok. İş gereği. | Open Subtitles | ولكن فقط من باب الفضول، من هو المشتري محظوظ؟ لست مخول لقول ذلك إنه العمل يجب أن أذهب ولكنك اتيت للتو ليفون هو صديقي |
Onu buldum, ama Bunu söylemekten üzüntü duyuyorum ki bayrak hüzün verici bir şekilde yetersiz. | TED | و قد وجدته وعذرا لقول ذلك يفتقر الكثير للأسف. |
Bunu söylemek için ayrılmamızı mı bekledin? | Open Subtitles | و انتظرت إلى الآن لقول ذلك لي بعد أن انفصلنا؟ |
Kaldığımız her otel odasına Bunu söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسناً، لستَ مضطرّاً لقول ذلك في كلّ غرفة فندقٍ ننزل فيها. هذه مجرّد لباقة. |
Gerçi Bunu söylemek bana düşmez. | Open Subtitles | على الرغم شعرت بأنه ليس صلاحيتي لقول ذلك |
Bunu söylemek için doğru vakit midir bilmem ama, ...evliliğimiz, ne zamandır hiç yürümüyor. | Open Subtitles | لا اعلم إذا ماكان هذا هو الوقت المناسب لقول ذلك ولكن هذا الزواج لا أعتقد أنّه ناجح |
Bunu söylemek için uygun bir zaman mı, değil mi bilmiyorum ama sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | قد لا يكون هذا الوقت المناسب لقول ذلك ولكن هناك شيء يجب أن أقوله لك |
Bunu söylemek bana acı verse de tedavin için oğluma güvenemeyiz. | Open Subtitles | لهذا السبب , بالرغم من ألمي لقول ذلك لكننا لا يمكننا الوثوق بأبني بعلاجك |
- Bunu söylemenin kibar yolu yok Dylan. | Open Subtitles | حسناً. أتفهم ذلك لا يوجد أي طريقة أخرى لقول ذلك. |
Bak, Bunu söylemenin hiçbir kolay yolu yok... | Open Subtitles | أنظر ،ليست هنالك طريقة سهله لقول ذلك |
Peki öyleyse Bunu söylemenin farklı bir yolunu bulacağım. | Open Subtitles | حسنا , سوف اجد طريقة مختلفة لقول ذلك |
Bunu söylediğim için bağışlayın ama bu ülke kızım gibi birine sahip olduğu için şanslı, öyle değil mi? | Open Subtitles | .. المعذرة لقول ذلك ولكن أعتقد أن الدولة محظوظة بها أليس كذلك ؟ |
Bunu söylediğim için üzgünüm ama oğlunun başına gelenlerin üzücü gerçeği, belki de umabileceğinin en iyisidir. | Open Subtitles | آسف لقول ذلك ولكن الحقيقة المؤلمة هي أن ما حدث لابنك ربما يكون الأفضل فيما تمنيته |
Bunu söylemene gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطره لقول ذلك |
Ancak hiç kimse bunu söylemeye cesaret edemiyor çünkü bu konu tamamen, 'cinsel taciz' saçmalığına takılmış durumda. | Open Subtitles | .ولكن لا أحد لديه الجُرأة لقول ذلك لأنّه سيصبح الأمر متشابك في هذا الهراء .في قضيّة التحرش الجنسيّ |
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, kötü adamları öldürmeliyiz. | Open Subtitles | بقدر ما أكره لقول ذلك نحن يجب أن نذهب لقتل الرجال السيئون |
Nefes nefese olmasaydım, Bunu söylediğin için seni öperdim. | Open Subtitles | لو لم أكن مقطوعة النفس، كنتُ قبلتُك لقول ذلك |