Vücudumuzu çalıştırır ama aynı zamanda da bir güç türü. | TED | هو ما يحرك أجسادنا، لكنه أيضًا شكل من أشكال القوة. |
ama aynı zamanda sebep baskı ve yanlış bir şeyler olsa bile yapılan aktiviteye devam etme arzusudur. | TED | لكنه أيضًا في كثير من الأحيان بسبب الضغط أو الرغبة في الاستمرار بالرغم من حقيقة أن هناك شيئاً ما خاطئاً. |
Tasarım, dünyada dahil edildiğimizi hissetmenin bir yolu ama aynı zamanda bir kişinin onurunu, insan haklarını koruyabilmenin de bir yolu. | TED | التصميم هو الطريقة التي نشعر بها بالانتماء في هذا العالم، لكنه أيضًا وسيلة تمكننا من دعم كرامة الشخص وحقوقهم الإنسانية. |
Mutluluk veren bir şey ama aynı zamanda çok da stresli. | Open Subtitles | هذا مفرح، و لكنه أيضًا مرهق للغاية |
Kardeşim aptaldı ama aynı zamanda kendine özgü, | Open Subtitles | أخي كان أحمق لكنه أيضًا كان رجلًا |
Bu yetişkinler için ama aynı zamanda da Thelonious için, okuyacak yaşa geldiğinde okuması için: Dünya sana diyecek ki "Daha iyi bir insan ol." | TED | لذا، ما سألقيه عليكم للكبار، لكنه أيضًا لـ ثَالُوْنِيُوْسْ، عندما يصبح كبيرًا لقراءته: سيقول لك العالم، " كن شخصًا أفضل " |
Bilim olduğu kesin ama aynı zamanda bir sanattır da. | Open Subtitles | إنه علم أجل، لكنه أيضًا فن |
Şu an günümüzde ama aynı zamanda geçmişte. | Open Subtitles | حاضرٌ الآن، لكنه أيضًا ماضي |