ancak aynı zamanda açıktan kapalıya muazzam bir hareket de olacak. | TED | و لكن أيضا سيصبح هناك حركة هائلة من المفتوح إلى المغلق |
Hikâyelerimizin tehlikesi de burada çünkü her şeyi berbat hale de getirebilirler. ancak aynı zamanda bu onların gücü. | TED | هذا هو خطر قصصنا، لأنها في الحقيقة قد تجعلنا في فوضى. لكن أيضا هذه قوتها. |
ancak aynı zamanda tam olarak anlayamadığımız bir mekanizma nedeniyle, yalnız ve depresif insanlar çok daha fazla -- 3, 5 hatta bazı çalışmalara göre 10 kez -- erken hastalanmakta ve ölmekte. | TED | لكن أيضا ، من خلال الآليات لم نفهمها بشكل كامل، الناس الوحيدون والمكتئبون أكثر بعدة مرات -- 3 إلى 5 إلى 10 مرات في بعض الدراسات -- بأن يمرضوا أو يموتوا. |
Bir üniversiteye. Sadece mutantlar için değil, insanlar için de. | Open Subtitles | جامعة , ليس فقط للمتحولون , و لكن أيضا للبشر |
Bu seks işçiliği için doğru ama tarım işçiliği için de doğru, hizmet sektörü ve ev işleri için de. | TED | هذا صحيح عن الدعارة، لكن أيضا صحيح عن العمل الزراعي، المهن الفندقية والعمل المنزلي. |
Şimdi, sekiz yaşımdaki halimi düşünüyorum, kabul ediyorum, Ama aynı zamanda haberlerde duyduğum şu olayı düşünüyorum. | TED | الآن أنا أفكّر بنفسي عندما كنت في الثّامنة، لكن أيضا بالقصة التي سمعتها في الأخبار. |
Sayın Başkan, siz şanslı bir insansınız Ama aynı zamanda da asilsiniz. | Open Subtitles | سيدى الرئيس؟ لو أنى سأقول ذلك بنفسى أنت رجل محظوظ و لكن أيضا رجل نبيل |
Kömür, küresel enerji ihtiyacının temeli olması ve fakat aynı zamanda aileme çok yakın olmasıyla beni şaşırttı. | TED | كنت مفتونة بالفحم بإعتباره عنصرا أساسيا لإحتيجاتنا من الطاقة. لكن أيضا قريبٌ من عائلتي. |
Bugün kazadan beri yaşamış olabileceğiniz fiziksel fakat aynı zamanda zihinsel ya da duygusal zorluklarla ilgili ifadelerinizi almak istiyoruz. | Open Subtitles | اليوم, نريد أن نحصل على بعض التصاريح بشأن، الصعوبات الجسدية المستمرة، لكن أيضا العقلية أو العاطفية التي قد تكونوا عانيتم منها |
Sadece burada oldukları için değil burada geçirdikleri üç hafta boyunca, San Pablo'nun hastalarına gösterdikleri sadakat ve ilgi için de. | Open Subtitles | ليس فقط لأنهم جاءوا هنا , لكن أيضا لإلتزامهم وحماسهم لمرضى سان بابلو خلال الثلاث أسابيع الذين قضوها هنا |
Evet, ama 13224 aynı zamanda bir terörist avukat tuttuğunda bunun için de geniş bir uygulama yetkisi taşır. | Open Subtitles | نعم ، لكن أيضا 13224 يشمل تطبيق اوسع حين يستخدم إرهابي محاميا |
Babam bir süreliğine oldukça kederliydi Ama aynı zamanda kendi mutsuzluğu içinde epeyce de müthişti. | Open Subtitles | كان أبي مكتئبا لمدة لكن أيضا على نحو رائع في بؤسه |
Ama aynı zamanda da insanların isteyerek ya da istemeyerek kimliklerini internete koymaları sonucu da ediniyorlar. | Open Subtitles | لكن أيضا من طُرق كشف الناس لأنفسهم على شبكة المعلومات سواء أكانوا على علمْ بذلك أمْ لا. |
fakat aynı zamanda işim sana inanmak. | Open Subtitles | لكن أيضا من واجبي أن أؤمن بك. |
fakat aynı zamanda | TED | لكن أيضا ... |