Ama iyi haber şu ki, buzlanmadan önce muhtemelen 10 ile 100 yıl kadar zamanımız var -- o yüzden, şimdiden eldiven stoklamaya başlamayın. | TED | لكن الخبر الجيد أننا نحتاج ما يقارب من 10 أس 100 سنة قبل أن يبدأ التجمد الكبير لذا لا داعي لتجهيز قفازاتك من الآن. |
Ama iyi haber şu ki Bin Ladin'in tanımladığı manada küresel cihad neredeyse bitti. | TED | و لكن الخبر الجيد هو أن الجهاد العالمي كما عرفه بن لادن قد انتهى تقريباً، |
Ama iyi haber, tedavisi mümkün. | Open Subtitles | أجل، لكن الخبر الجيد هو انه قابل جداً للعلاج |
Ama iyi haberse bütün gece birbirimizin gözlerinin içine bakacağız. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد, اننا نستطيع أن نحدق ببعضنا طوال الليل |
İyi haber ise, size başka bir havayollarından yer bulduık. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد أننا نستطيع أن نجد |
Hiç bilmiyorum. Ama iyi haber şu ki... gizli bir silahımız var. | Open Subtitles | لا فكرة لدي لكن الخبر الجيد هو أننا نملك سلاحا سريا |
Sanırım sıkıntısından ülser olacak Ama iyi haber bir daha asla yapmayacak... | Open Subtitles | أظنه سيصاب بالقرحة لكن الخبر الجيد أنه لن يخيب ظنك |
- Evet. Ama iyi haber şu; kapalı ameliyat yapabiliriz. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد أن بإمكاننا تنفيذها مجهريا، |
Ama iyi haber B artı aldım yani artık klimanızı tamir etmem gerek. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد أني حصلت على تقدير جيد جدا لذا يفترض ان أستطيع إصلاح مكيفكم الآن |
Kulağa korkutucu geldiğini biliyorum, Ama iyi haber erken teşhis etmiş olmamız. | Open Subtitles | أعرف انه يبدو مخيفا لكن الخبر الجيد أننا وجدناه مبكرا |
Ama iyi haber şu ki olduğumuzdan daha uzakta olası yakalanma riskimiz daha az olacak. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد هو... أنه كلما إبتعدنا... كلما قلت إحتمالية القبض علينا |
- Ama iyi haber şu ki bir teorim var. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد هو أن لدي نظرية |
Tamam, pekala, gecemiz garip başlamış olabilir Ama iyi haber hala yemek rezervasyonumuz var ve kimse incinmedi. | Open Subtitles | - انا استطيع. حسنا, ربما كانت هذه بداية غريبة للليلة لكن الخبر الجيد |
Ama iyi haber: Tanığı buldum. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد انه لدي شاهد |
- Ama iyi haber su ki, 2 blok çapindaki kimsenin bundan haberi olmayacak. | Open Subtitles | - يا للهول - لكن الخبر الجيد |
Söylenene göre adı Burke, bir çeşit iblis ödül avcısı... Ama iyi haber, avını canlı tutuyor. | Open Subtitles | كما يبدو ، إسمه (بورك) إنهصائدجوائزالمشعوذين. لكن الخبر الجيد أن يمكنهأنيبقيفريسته. |
Ama iyi haber, seni sevmiş. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد انها أحببتك |
Ama iyi haber, Las Vegas'a ineceğiz! | Open Subtitles | (لكن الخبر الجيد أننا سنتوقف في مدينة (لاس فيغاس |
İyi haberse sabah buluştuğu adamın kimliğini öğrendim. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد هو أننا تحصلنا على هوية الشخص الذي إلتقت به صبيحة اليوم |
İyi haber ise, bütün para, kuruşu kuruşuna hayır işlerine gidecek. | Open Subtitles | صحيح, لكن الخبر الجيد هو الاموال ستذهب لمساعدة المحتاجين -كل بنس منها -ذلك خبر جيد |
Ama iyi haberse, simdi o aramayi yapmak icin ofis numarami kullanmalıydim. | Open Subtitles | و لكن الخبر الجيد . هو يتوجب عليّ أن أقوم بأدخال رقم مكتبي |