ويكيبيديا

    "لكن في الحقيقة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Ama aslında
        
    • fakat aslında
        
    • Ama gerçek şu
        
    • Ama gerçekte
        
    • Ama işin aslı
        
    • Ama doğrusu
        
    • Fakat işin doğrusu
        
    En etkileyici omurgasızlar en büyük olanlar gibi görünebilir Ama aslında en derin etkileri olan, en ufaklarından biridir. Open Subtitles قد يبدو أن أبهر اللافقاريات هم العمالقة، لكن في الحقيقة إحدى أصغرها هي ما تتمكّن من إحداث أكبر الأثر.
    Böylece, durağan yüzü ve durağan yüzü değerlendirmeyi konuştuk, Ama aslında biz hareketli yüzü değerlendirmede daha rahatızdır. TED إذا لقد تحدثنا عن الوجه الثابت والحكم عليه، لكن في الحقيقة ، نشعر براحة اكبر عند الحكم على وجه متحرك.
    Ama aslında, iktisatçıların neden ikinci kişinin parayı geri göndermek isteyeceği konusunda kafası karışmıştı. TED لكن في الحقيقة ، إلتبس العلماء الإقتصاديون على أن السبب الذي يجعل الشخص الثاني يعيد بعض المال
    Sıkıntı verici olacağını biliyordum, fakat aslında tanrının bir lütfuydu, çünkü Maria daima gülümsüyordu. TED كنت أعلم أنه سيكون تحديا ، لكن في الحقيقة كان نعمة ، لأن ماريا كانت تبتسم دائما.
    Bu işe yarayabilir, Ama gerçek şu ki, yeni insanlarla tanışmak bizi öldürmez. Open Subtitles ربما يكون ذلك لكن في الحقيقة لن يقتلنا أن نتعرف على أشخاص جدد
    Annem mutluydu, ve bu beni mutlu etti, Ama aslında başka bir nedenden dolayı daha mutluydum. TED وكنت سعيدا لسعادة أمي، لكن في الحقيقة كنت سعيدا لسبب أخر.
    Ama aslında buradaki en zor sözcük, en önemsiz gözükenlerden biri: "Sen" (you) TED لكن في الحقيقة الكلمة الأصعب ترجمتها هي إحدى أصغر الكلمات وهي"أنت" ، "you"
    Bunları kendinizin seçtiğini düşünüyor olabilirsiniz, Ama aslında bunu yapan timler. TED سوف نعتقد أننا نختار هذه الأشياء بمحض ارادتنا و لكن في الحقيقة , التيمات هي ما يجبرنا على فعل هذه الأشياء
    Çoğu insan biylojik olarak ya erkek ya da kadın olduğunu düşünüyor Ama aslında durum bundan çok daha karmaşık. TED يفترض معظم الناس أنك بيولوجيًا تكون إما رجلًا أو امرأة. لكن في الحقيقة الأمر معقد أكثر من ذلك بكثير.
    Ama aslında, hastaya yapı iskeletini yerleştirmeden önce, biraz egzersiz yaptırıyoruz. TED و لكن في الحقيقة قبل وضع الناقلة في جسم المريض, نقوم بتمرينها.
    Görmezden geldiğinizde o duyguların kontrol altında olduğunu sanıyorsunuz Ama aslında onlar sizi kontrol ediyor. TED قد تظن أنك تتحكم في المشاعر الغير مرغوبة عندما تتجاهلها، لكن في الحقيقة هي تتحكم فيك.
    Kızlar, sadece özgür ve kolay elde edilir gibi görünürler Ama aslında aradıkları şefkatli erkeklerdir. Open Subtitles أترى .. تدعي البنات أن لا يوجد أي أحد ثم بصورة غير رسمية يقبلون الأولاد لكن في الحقيقة
    Çok şaşırtıcı. Normal görünüyorsun, Ama aslında Ölüm Meleği'sin. Open Subtitles هذا مدهش، تبدو شخصاً طبيعياً لكن في الحقيقة أنت وحش الموت
    Silah kontrolü taraftarları sadece uyuşturucu tacirlerinin kullandığını söyleyebilirler Ama aslında bunlar sadece sıradan sporcuların kullandığı silahlar. Open Subtitles المهووسون بمنع حيازة الأسلحة يصورونها كأنها ملك لمروّجي المخدرات وحدهم لكن في الحقيقة هي مجرد أسلحة لصياد عادي
    Ama aslında, elektrikli sandalyeden daha insancadır. Open Subtitles لكن في الحقيقة, أنه أكثر إنسانيةً من الكرسي الكهربائي.
    Ama aslında bir frekans bozucu. Bu 450 metrelik alanda bulunan bütün video sinyallerini bozuyor. Open Subtitles لكن في الحقيقة إنه مفتاح يوقف أي تسجيل فيديو لمسافة 420 ياردة.
    Michigan eski valisi olarak tanıtıldım, fakat aslında ben bir bilim insanıyım. TED لقد تمّ تقديمي على أنّني الحاكمة السابقة لميتشقن، لكن في الحقيقة أنا عالمة.
    fakat aslında "petrolün ötesinde" sloganı bu yüzden işe yarıyor. TED لكن في الحقيقة, هذا سبب نجاح شعار "ما وراء النفط"
    Hayır demek isterdim Ama gerçek şu ki bazen korkuyorum. Open Subtitles كنت أحب ان أقول لا لكن في الحقيقة أنا اخاف أحيانا
    Ama gerçekte Arjantina’ya gittiğimizde, çok sık olarak tamamen petrole bulanmış pek çok penguen bulduk. TED و لكن في الحقيقة حين ذهبنا إلى الأرجنتين وجدنا أن اغلب طيور البطريق مغطاة تماماً بالنفط
    Beni elitistmişim gibi göstermekten hoşlandığını biliyorum Ama işin aslı bu insanlarla yakınımdır ben. Open Subtitles أنتي تعتقدين أني أتكبر عليهم لكن في الحقيقة أنا مقرب إليهم
    Ama doğrusu, ona her baktığımda, tek gördüğüm, ölebileceği gerçeği. Open Subtitles لكن في الحقيقة عندما نظرت إليها كل ما كان بإمكاني رؤيته أنها ممكن أن تموت
    Fakat işin doğrusu, siz 15 yaşında liseli bir kızla evlisiniz değil mi? Open Subtitles لكن في الحقيقة أنت متزوّج من بنت طالبة بعمر 15 سنة، اليس كذلك؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد