Yaralanmadan kaynaklanan bir beyin hasarı görülmüyor, ancak başka bir şey var. | Open Subtitles | لا تشير الى وجود أي ضرر بسبب الإصابة و لكن هناك شيء آخر |
Aslında hepsi mantıklı... ama başka bir şey var. | Open Subtitles | هي كلّ الطرازات تحسّ لي بقدر ما يذهب... لكن هناك شيء آخر. |
Konuşmamız gereken başka bir şey var. | Open Subtitles | لكن هناك شيء آخر علينا التحدث بشأنه |
DNA örneği ve tırnaklarında metal kalıntıları var. Ama bir şey daha var. | Open Subtitles | هناك دليل يرتبط بالحمض النووي وشظايا الحديد تحت الأظافر, لكن هناك شيء آخر |
Pekala, seni daha fazla tutmak istemiyorum ama... bir şey daha var. | Open Subtitles | -أنا أفهم أنا لا أريد أن أؤخرك و لكن هناك شيء آخر |
Ama bir şey daha var. | Open Subtitles | لكن هناك شيء آخر. |
Ama onda başka bir şey var, sanki kendine iyi bakabileceğini biliyorum. | Open Subtitles | لكن هناك شيء آخر هناك، مثل... ... أَعْرفُبأنّهايُمْكِنُأَنْ تَعتنيبنفسها. |
Evet. Beylerle şahsen görüşeceğim. başka bir şey var mı? | Open Subtitles | سأفعل ذلك , لكن هناك شيء آخر |
Görmeni istediğimiz başka bir şey var. | Open Subtitles | لكن هناك شيء آخر عليك مشاهدته |
Fakat başka bir şey var. | Open Subtitles | (لكن هناك شيء آخر , يبدو وكأن (توني |
Ama bir şey daha var. | Open Subtitles | لكن هناك شيء آخر. |