| Gündüz de yürürüm ve bana ilginç gözüken insanları takip ederim. | TED | أسير أثناء النهار وأتبع الناس الذين أعتقد أنهم يبدون مثيرين للأهتمام. |
| Mektuplara şimdi değinmeyeceğim fakat sürekli olarak yinelenen ilginç bir ifadeye dikkatinizi çekeceğim. | Open Subtitles | أرجو أن لا تقراءها الآن سوى لملاحظة جملة مثيرة للأهتمام والتي تكررت مراراً |
| Tyler, sen şu ana kadar tanıştığım en ilginç "tek-servislik" arkadaşsın. | Open Subtitles | تايلر أنت أكثر أصدقاء الحصه الواحده أثارة للأهتمام إلي حد بعيد |
| Kız arkadaşın olduğunu söylemenin bu kadar uzun zaman alması ilginç. | Open Subtitles | أجد هذا مثيراً للأهتمام أن تنتظر طيلة هذه المدة لتخبرني بصديقتك |
| " Onlar iyi film çekecekler İlgi çekici birçok görüntü". | Open Subtitles | سيشتروا أى فيلم جيد لذا صور أى شئ مثير للأهتمام |
| Çok enteresan bir yaklaşım, ...ama işe yarayacağını düşünüyorsan, durma, böyle söyle. | Open Subtitles | هذا نهج مثير للأهتمام لكن اذا عملت بالنسبة لك .. اذهبي ورائهاا |
| Ve son yıllarda gerçekleşen ilginç olduğunu düşündüğün şey ise, son on yıllarda fiziksel dünyadan sanal dünyaya geçiş yapmış olmamızdır. | TED | وأعتقد الشي المثير للأهتمام قد حصل قبل عدة سنوات هو ، أنه عبر عدة عقود ، أننا أتجهنا من العالم المادي الى الرقمي |
| İyi zamanlarımız, ilginç zamanlarımız oluyor, ve tabi bazen sıkıntılı zamanlarımız da. | TED | هنالك أوقات جيدة, أوقات مثيرة للأهتمام, و هنالك أوقات عصيبة كذلك. |
| Bugün öğleden sonramın büyük kısmını merkez bölgesinde geçirdim. Ve çok ilginç bilgilere ulaştım. | Open Subtitles | هذا الصباح في مكتب السجلات أكتشفت شيئا مثيرا للأهتمام |
| İlginç bir şey. Evet, kendim yaptım. | Open Subtitles | أليس هذا مثيراً للأهتمام لقد صممته بنفسى |
| - Çok ilginç olmalı. Albay Green Kwai köprüsünü bana verdi. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أثبط من عزيمتك , لكن لابد أن يكون هذا مثيراً للأهتمام |
| Aksine çok ilginç buldum. | Open Subtitles | على العكس أنا أجد هذا المكان مثير للأهتمام |
| Ama evin kadınıyla iş yapmayı tercih etmeni ilginç buluyorum. | Open Subtitles | لكن أجد من المثير للأهتمام أنك تفضل العمل مع سيدة المنزل |
| Bence bu çok ilginç bir konu. | Open Subtitles | إنها أمراً مثير للأهتمام لي لأنني أعمل في محل للبيع المكياج |
| Zeka ile cehaletin ilginç bir karışımılar. | Open Subtitles | كم هي مثيرة للأهتمام انهم غريبين ممزوجين بالمعرفة والتجاهل |
| Cinsellik dersini ilginç hale getirebilirim. Duvar yazıları berbat. Biraz boyayla üstesinden gelebiliriz. | Open Subtitles | لدي أفكار مثيرة للأهتمام عن الجنس ماذا نفعل حول الكتابة على الجدران إنها مرعبة |
| Bu çok ilginç olacak. Bir bakalım. | Open Subtitles | هذا يجب أن يكون مثيراً للأهتمام دعونا نرى |
| Haber yapılacak kadar ilginç olduğumu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد بأني مثير للأهتمام بشكل كافي لعمل قصة أخبارية |
| Mary, bu yanındaki ilginç kişilik de kim? | Open Subtitles | مارى , من هذه الشخصيه المثيره للأهتمام ؟ |
| Hayvan esareti konusu uzun zamandır ilgi alanımdaydı ve sekreterim araştırma bilgileri hazırladı. | Open Subtitles | الأسرالحيواني. كانَ مثيراً للأهتمام لدي .. ،لفترةطويلة. |
| KA: Bence enteresan bir fikir. | TED | كورت أندرسون:حسنا، أعتقد أن هذا مثير للأهتمام |
| Filmler üzerine konuşurken ne dediğini bilen iki kişiyi dinlemek ilginçti. | Open Subtitles | كان مثيرًا للأهتمام سماع شخصان يعلمانّ عن ماذا كانا يتحدثّان يتحدثّان عن الأفلام. |