Büyük jüri salonunda kürsüye çıktığım anda David'in sorularına cevap vermek zorundayım. | Open Subtitles | وحين أقف في المنصة أمام هيئة المحلفين، سأضطر للإجابة على أسئلة دايفيد. |
Öğrenciler dijital günlüklerini not yazmak için, sorulara cevap vermek için, model inşa etmek için ve varsayım geliştirmek için kullanırlar. | TED | يستخدم الطلاب سجلاتهم الرقمية لتدوين ملاحظاتهم، للإجابة على الأسئلة، لإنشاء نماذج ولتطوير الفرضيات. |
cevabı bulmanın tek yolu, örneğe daha detaylı bakmaktan geçiyor. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للإجابة على هذا السؤال هي بإلقاء نظرة عن كثب في هذهِ العينة |
Bunu cevaplamak için depremlerin oluşumunun altında yatan bazı teorileri anlamamız gerekiyor. | TED | للإجابة على هذا، نحن بحاجة لفهم بعض النظريات حول كيفية حدوث الزلازل. |
Soruna cevaben, evet işim bitince seni öldürebilirim. Hayatın birkaç şeye bağlı. | Open Subtitles | ونعم، للإجابة على سؤالك، عندما ينتهي هذا، قد أقتلك، ذلك يعتمد على بضعة أشياء. |
Sorularınız zekice olursa cevaplamaktan çekinmem. | Open Subtitles | . ليس لديّ مانع للإجابة على الأسئلة الذكية |
Tuhaf çingene içgüdümsü talebine gelirsek. | Open Subtitles | و للإجابة على سؤالك الغجري الفضولي |
- Ve az önceki soruna cevap olarak; biz gangster rap müziği yapıyoruz. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالك السابق، نحن متابعة مباشرة الراب العصابات. |
Sorunun cevabına gelince John Ruth Binbaşı Marquis kırk yedi adamı canlı canlı yakınca bir zencinin ormana kaçmasını gerektirecek bundan daha iyi bir neden olamaz işte o zaman Güney, Binbaşı Marquis'in başına ödül koydu. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالك جون روث عندما الرائد ماركويز أحرق سبعة و أربعون رجلاً أحياء لا لسبب سوى منح الزنوج بعض الحقوق |
Sen hikayeni anlat. Sorularına cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | قم براوية قصتك ، لست مضطراً للإجابة على أسئلتك |
Avukatın sorularımıza cevap vermek zorunda olmadığını söyledi mi? | Open Subtitles | هل أوضح لك محاميك بأنك غير مضطر للإجابة على أسئلتنا ؟ |
Çünkü bu ikimiz için de, 11 Eylül Komisyonu'nun sorularını yanıtlamak için iyi bir fırsat ve ben onlara cevap vermek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لأنها فرصة جيدة لنا للإجابة على اسئلة تتوق اللجنة لسؤالنا إياها ,و أنا أتوق للإجابة عليها |
Sorunun cevabı, nefret ederdi. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالك،انها ستكره ذلك. |
Soruna cevabı oldu mu ? | Open Subtitles | ... ولكن للإجابة على تساؤلاتك كلا. |
Bilmiyoruz. Bu soruyu cevaplamak için yazıyı çözmeliyiz. | TED | نحن بحاجة الى فك شفرة النص للإجابة على هذا السؤال. |
Bunu cevaplamak için bir örümceğin lif memeciğine çok daha yakından bakmalıyız. | TED | للإجابة على هذا, يجب ان تنظر عن قرب اكثر على منطقة عضو الغزل في العنكبوت. |
Ve sorularına cevaben - Sınavlar işlerine engel olmayacak. | Open Subtitles | و للإجابة على السؤال فلا يهم إذا نجحتم أم لا |
Tabii sorularımı cevaplamaktan çok korkuyorsan başka. | Open Subtitles | الا اذا كنت خائفاً جداً للإجابة على سؤالي |
Tuhaf çingene içgüdümsü talebine gelirsek. | Open Subtitles | و للإجابة على سؤالك الغجري الفضولي |
Sorunuza cevap olarak, Yarın "BASE-jumping"e gidiyorum, Bob. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالك سأذهب للقز غداً |
Şimdi, nerede olacağım sorusunun cevabına gelince... nerede olmam gerekiyorsa. | Open Subtitles | ...لذا للإجابة على سؤالك :أين سأكون |
Siyasi görüşleri, verilerin doğru yorumlanmasıyla hizalanmış katılımcılar, soruyu doğru olarak yanıtlamaya çok daha yatkındı. | TED | المشاركون الذين تتوافق معتقداتهم السياسية مع التفسير الصحيح للبيانات كانوا أكثر عرضة للإجابة على المشكلة بشكل صحيح. |
Görürsem, yarın akşam vakti suçlamalarınızı yanıtlamak üzere... size gelmesi gerektiğini... söyleyeceğimden emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | أعدكم بأنّني سأرسله لكم وقت العشاء، غداً للإجابة على أيّ اتهامات |
bu soruyu cevaplayabilmek için bu dünya haritasına bir göz atalım. | TED | للإجابة على ذلك السؤال، دعونا نلقي نظرة على خريطة العالم هذه. |