Fazla uzaklaşmamalıyız. ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | ويجب أن نبقى بالقرب من القاعدة، للإحتياط. |
Bu arada ne olur ne olmaz diye evsiz adam hikayesini de kontrol etmeliyiz. | Open Subtitles | في أثناء ذلك، يجب أن نتحقق من قصّته حول الرجل المُشرّد، للإحتياط فحسب. |
Buna benzer bir şeylere girişeceğini düşündüm ve eski karısının telefonunu ne olur ne olmaz diye dinlettim. | Open Subtitles | توقعت ان يقوم بحركة ما لذا تصنت على هاتف الزوجة السابقة , فقط للإحتياط |
Ama Her ihtimale karşı ailenize olan biteni anlatmak isteyebilirsiniz. | Open Subtitles | لكن قد تريدين إخبار عائلتكِ بما يجري للإحتياط فقط |
Eğer sorun olmazsa, Her ihtimale karşı, en sevdiğim anılarımı tekrar göstermek isterim. | Open Subtitles | إن لم تمانعا، أودّ تشغيل بعضاً من ذكرياتي المفضّلة، للإحتياط وحسب |
Tedbir için. | Open Subtitles | لديك إرتجاج من الدرجة الأولى فقط للإحتياط. |
Doktorlar yakından izliyorlar ve bu sadece bir önlem. | Open Subtitles | لقد فحصني الأطباء عن قرب, وهذا فقط للإحتياط. |
Neye inanırsan inan. ne olur ne olmaz, götümde rüşvetlik para saklıyorum. | Open Subtitles | صدق ما تريد أن تصدقه, ساضع الرشوة في مؤخرتي للإحتياط |
İşte bu yüzden New York'taki o zamandan kalma birçok bina sahibi bu günlerde yapılarını güçlendiriyor. ne olur ne olmaz diye. | Open Subtitles | لهذا العديد من مباني نيويورك من هذا الزمن الأن يدعمون أساساتهم ، للإحتياط فقط |
- ne olur ne olmaz dikkat çekmemek için emniyet kemerini tak. | Open Subtitles | ضعي حزام الأمان فقط للإحتياط وإلا سيجذب الإنتباه |
ne olur ne olmaz diye bir anahtar koymam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ إنّها احتاجت مُفتاحاً خارجياً للإحتياط. |
O yüzden ne olur ne olmaz diye tekrar yemek zorunda kalmıştım. | Open Subtitles | لذلك علي أنا أأكل فقط للإحتياط |
Üzerinde çalışıyorum. Her ihtimale karşı, bunun onu mutlu edeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل على الأمر ولكن فقط للإحتياط لا أعتقد أن هذا سيبقيها سعيده |
Bu adamı muhtemelen tanımıyorsun ama Her ihtimale karşı. | Open Subtitles | وربّما لا تعرف الرجل ولكن للإحتياط وحسب أترى ذلك؟ |
Her ihtimale karşı şehirdeki acil durum ekiplerini koordine ediyor. | Open Subtitles | إنّه على الهاتف مع شخصٍ من الوكالة لتنسيق إستجابة فرق المدينة للطوارئ، للإحتياط وحسب |
Tedbir amaçlı. Yarın Cadılar Bayramı. | Open Subtitles | فقط للإحتياط غداً عيد القديسين |
İhtiyacın olduğundan değil elbet ama Tedbir olsun. | Open Subtitles | ليس وكأنك بحاجتها فقط للإحتياط |
- Tedbir olarak. - Ne için Tedbir? | Open Subtitles | فقط للإحتياط , لنذهب - للإحتياط من ماذا ؟ |
Bu sadece bir önlem. | Open Subtitles | هذا فقد للإحتياط |