Muhtemelen bir günlük mesafede, yiyecek ve saklanacak yer arıyorlardır. | Open Subtitles | قد يكونوا على مسيرة يوم يبحثون عن طعام ومكان للإختباء |
Kütüphaneler tozlu kitaplarla dolu olmalı, kuytular, köşeler saklanacak yerler olmalı. | Open Subtitles | المكتبات يفترض أن تكون مليئة بالكتب و الزوايا المغبرة أماكن للإختباء |
Çünkü biri beni tanıyacak olursa uçakta saklanacak yer yok. | Open Subtitles | لأنة لا يوجد مكان للإختباء على الطائرة لو تعرف على أحد |
Annem ve arkadaşlarından saklanmak için daha iyi yerler olmalı. | Open Subtitles | أبي، لابد من وجود مكان أفضل للإختباء من أمي وأصدقائها |
Eger yasayan tastan bir yaratiksan mükemmel saklanma yeri. | Open Subtitles | إذا كنت مخلوق من حجر فإن هذا المكان المثالي للإختباء |
Yukarıda binlerce saklanacak yer var. | Open Subtitles | و فيما تبقى امامنا توجد الآلاف من الأماكن المناسبة للإختباء |
Tek sorun, bu işte saklanacak bir yer olmaması. | Open Subtitles | والمشكلة الوحيدة فى هذه الوظيفة أنه لا يوجد مكان للإختباء |
Aç kapıyı Julie. saklanacak yeriniz yok. | Open Subtitles | إفتحي الباب، جولي ليس عندك أي مكان للإختباء فيه |
Biz, 50 Tatbikçi Elit'iz! saklanacak yer yok! | Open Subtitles | نحن نخبة المنفّذين الـ 50 ليس هناك مكان للإختباء |
Biliyorum, fakat saklanacak bir sürü başka yer var. | Open Subtitles | أعرف ولكن هناك الكثير من الأماكن للإختباء |
Barmen, saklanacak bir yer aradığını söyledi. | Open Subtitles | قال النادل بأنه كان يبحث عن مكان للإختباء |
Hiçbir zaman annemin yanında olmadın, buna rağmen saklanacak bir yere ihtiyacın olduğunda ya da... en son dolandırıcılıklarından birini planlamaya yardım etmemizi istediğinde, hep bizim senin yanında olmamızı bekledin. | Open Subtitles | أنت لم تكن هناك , لأمي, على الرغم أنك دائماً تتوقع منا أن نكون هناك , لأجلك, حينما تحتاج لـ , مكان للإختباء |
Bilirsin, saklanacak çok yer yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | ..أتعلم، لا يبدو لي ان هنا أماكن كثيرة للإختباء |
Babam, saklanmak için mükemmel, dedi. | Open Subtitles | لقد قال أبى أنه كان مكاناً مناسباً للإختباء. |
Bilmem biliyor musun, ama masanın altı cenin pozisyonunda saklanmak için çok uygun. | Open Subtitles | لا اعرف ما إذا كنت تعلم هذه النقطة ان الفراغ المتواجد بأسفل مكتبك يصلح تماماً للإختباء متكوراً حول نفسك كالجنين |
Görevinizi aldığınızda, yapacağınız en önemli şey saklanma yerini iyi belirlemektir. | Open Subtitles | وعند الإنتهاء من مهمتكم الأكثر أهمية لكم هو تحديد موقع لكم للإختباء |
En iyi saklanma yöntemi normal gözükmesi. | Open Subtitles | اجل، أفضل طريقة للإختباء على مرأى من الجميع |
- Tamam. saklanmaya giden birisi için epey sakin görünüyorsun. | Open Subtitles | أنت هادئة جداً بالمقارنة بشخص ما في طريقة للإختباء |
Oraya nasıl girdin bilmiyorum ama, saklanmana gerek yok. | Open Subtitles | لا أدري كيف دخلت إلى هنا؟ لست بحاجة للإختباء |
En azından artık gizlemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | و على الأقل، ليس هناك داعٍ للإختباء بعد الآن |
Yatağın altına saklanmam gerekti. | Open Subtitles | اضطريت للإختباء بأسفل السرير لكي اتجنبهم |
Yüze kadar sayacağım, evde güzel bir yere saklan olur mu? | Open Subtitles | أريدكِ ان تعدي إلى الرقم 100 , وبعدها أوجدى مكاناً جيداً في البيت للإختباء |
Avlananın saklanabileceği birkaç yer var. | Open Subtitles | بالنسبة للفريسة، فلا مكان هناك للإختباء. |
Eğer ayağa kalkabilirsen, sana Saklanabileceğin bir yer gösterebilirim. | Open Subtitles | . إذا كان يمكنك أن تنهض ، أنا أستطيع أن أريك مكان للإختباء |
Senden saklanmama gerek yok hızcı. Her olasılığı hesapladım. | Open Subtitles | لست بحاجة للإختباء منك , أيها السريع لقد حسبت كل الإحتمالات |
Saklanmamı gerektirecek bir ayaklanma olursa geçimimi demirci olarak sağlarım. | Open Subtitles | أفترض لو أنه كان هنالك تمرّد وإضطرني للإختباء يمكنهم دائماً أن يجدونني في هيئة حداد |
Ondan saklanmamıza gerek olmadığından eminim. | Open Subtitles | لن نحتاج للإختباء منه أنا متأكد من ذلك |