İkisi arasında bir seçim yapmak zorunda kalabileceğin bir gün gelebilir. | Open Subtitles | ربما سيأتى الوقت الذى سيتم الضغط عليك فيه للإختيار بين الأمرين |
Bence çocuklarımız sanat ve bilim arasında seçim yapmak zorunda kalmamalı. | Open Subtitles | لا أعتقد أن أطفالنا يجب أن يضطروا للإختيار بين الفن والعلم |
Doğruyla yanlış arasında seçim yapmak zorunda kalmamışsın. | Open Subtitles | لم تكوني مضطرة للإختيار بين الصواب والخطأ |
Borçlarınız sizi zincirlemişse seçme özgürlüğünüz yoktur. | Open Subtitles | وإذا أنت مقيد في الديّن أنت ما عندك حرية للإختيار |
Ben hep, bir bireyin seçme hakkını desteklediğimi söyledim, | Open Subtitles | لطالما ذكرت أنني أدعم الحرية الشخصية للفرد للإختيار |
Bir üniversite öğrencisini ya da korkunç görünümlü bir aylağı seçmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت للإختيار بين المتخرجة الجامعية والمتشرد المُفزع |
1973'ten beri yargıtay kadınların tercih hakkını görüyor. | Open Subtitles | وقد أيدت المحكمة العليا بحق المرأة للإختيار منذُ عام 1973 |
Efendim, bildiğiniz gibi, Bu meselede başka seçenek görmüyorum. | Open Subtitles | سيدي كما تعلم، أنا لا أنظر لهذا الموضوع على أنه قابل للإختيار |
Bunu bir iyilik olarak düşün. Öldüğünde bir seçim yapmana gerek kalmayacak. | Open Subtitles | اعتبريني أسديكِ معروفًا، فحال موتكِ لن تضطرّي للإختيار. |
Bunu bir iyilik olarak düşün. Öldüğünde bir seçim yapmana gerek kalmayacak. | Open Subtitles | اعتبريني أسديكِ معروفًا فحال موتكِ لن تضطرّي للإختيار |
Kimse iflas etmek ve hayati tehlike oluşturan bir hastalık kapmak arasında bir seçim yapmasın diye herkes kapsamlı sağlık hizmetinden faydalanacak mı? | Open Subtitles | ماذا هل سيتمكن الجميع من الحصول على رعاية صحية شاملة فلن يضطر أحد للإختيار بين الإفلاس أو العلاج من مرض عضال ؟ |
Eğer iki ülke arasında bir seçim yapmam gerekirse | Open Subtitles | لو أتى الأمر للإختيار بين الدولتان يومًا ما |
Ama onlar ve ben arasında seçim yapman gerektiğinde orada olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكن لا أريد أن أكون هناك عندما تُضطر للإختيار بيني وبينهما. |
Beni aramızda asla bir seçim yapmayacağını bilmek zorundayım. | Open Subtitles | يجب علي التأكد أنك لن تضعني في موقف للإختيار بينكم مرة أخرى |
Bundan sonra eğitilmiş sineklere şokla eşleştirilmiş koku olan tüple başka bir kokulu tüp arasında seçim yapma şansı verirseniz şokla eşleştirilmiş mavi kokulu tüpten uzak duracaktır. | TED | ثم أعطيت هذه الذبابات المدربة الفرصة للإختيار بين أنبوب الرائحة المترافق مع صدمة وأنبوب آخر ستجده يتجنب الأنبوب الذي يحوي رائحة مترافقة مع صدمة |
Endişelenme. Aslında seçme şansın yok. Hayır! | Open Subtitles | لا تقلقِ، بالحقيقة ليس هنالك مجال للإختيار |
Endişelenme. Aslında seçme şansın yok. | Open Subtitles | لا تقلقِ، بالحقيقة ليس هنالك مجال للإختيار. |
Yani tabii ki annenizin dediği o sonsuz şey tamam ama, demek istediğim, eğer seçme fırsatım olsaydı sanırım onunla daha çok ortak noktam var. | Open Subtitles | لا, بالطبع الأمور اللا منتهية التي تحدثت عنها والدتكم.. أعني إن أضطررت للإختيار |
Ve seçme hakkı fikri, kapital konuşur, seçim şansınız olur fikrinde, seçim seçme özgürlüğüne dayanır. | Open Subtitles | وهذه الفكرة من الإختيار التي يتحدث عنها الكابيتوليزم طوال الوقت "لديك أختيار" الإختيار يعتمد على الحرية للإختيار |
Ella ve başka bir anne görüşme panelinin bir parçası olmak istediler, uzmanların arasından onlarla kimin çalışacaklarını seçmek istediler. | TED | لذا طُلب من إيلّا ووالدة أخرى أن يكونا جزءًا من لجنة المقابلة، للإختيار من ضمن المحترفين الموجودين ومن المحتمل أن يعملوا معهم. |
Onun ikimizden birini seçmek zorunda kalmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدها أن تضطر للإختيار بيننا |
Eğer benden, sen ve Emma arasında tercih yapmamı istiyorsan o zaman ben onu seçiyorum. | Open Subtitles | "إذا كنت تجبرني للإختيار بينك وبين "إيما فإني أختارها |
Bana en azından sana sunulan seçenek sunulmalıydı. | Open Subtitles | أقل ما يمكن عمله أن تتاح لي فرصة للإختيار مثلك |