Gidip bir bakayım, kazadan sonra iyi olduğuna emin olayım. | Open Subtitles | سأذهب للإطمئنان عليها للتأكد من أنها بخير بعد الحادث |
Bizi kontrole gelen ve iyi olup olmadığımıza bakan doktordu. | Open Subtitles | كانت الطبيبة التي آتت للإطمئنان علينا والتأكد أننا بخير |
Buraya tıbbi ekibini kontrol etmeye gelmedin. | Open Subtitles | لم تأتِ إلى هنا للإطمئنان على فريقك الطبي |
Mutfakta yemek yapıyordum. Ona bakmaya geldim ve nereye gitti bilmiyorum. | Open Subtitles | كنتُ في المطبخ أعد له بعض الطعام، جئتُ للإطمئنان عليه، و... |
Yani gidip ona bakacağım ve erzak götüreceğim. | Open Subtitles | وأنا كنت أريد الذهاب للإطمئنان عليه وأحضر له بعض المؤن |
Buraya sadece Chloe'nin sağlığını kontrol etmek için geldiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | انا لا اصدق بأنك هنا فقط للإطمئنان على صحة كلوي |
Selam vermek için ve iyi olduğuna bakmak için uğradım. | Open Subtitles | أعني أنّني أتيتُ للإطمئنان عليك و أنّك على ما يرام |
Lafı açılmışken ben gidip bir bakayım. | Open Subtitles | بمناسبة الحديث عن ذلك، سأذهب للإطمئنان على ذلك. |
Geçerken anneme de bakayım dedim ama daha iki kelime edemeden seni uyandırmayayım diye lafı ağzıma tıktı. | Open Subtitles | مررت للإطمئنان على أمي لكني نطقت بكلمتين فقط قبل ان تخبرني أن أُخفض صوتي المرتفع حتى لا أُوقِظكِ |
Nasılsın bakayım dedim | Open Subtitles | أتيت فقط للإطمئنان على أحوال مقاتلي |
Ve Hale ona iyi davranıyordur, ama yine de, buraya beni kontrole gelmemesine inanabiliyor musun? | Open Subtitles | ومن الأفضل لهايل أن يحسن السلوك ورغم ذلك أتصدق أنها لم تنزل للإطمئنان علي ؟ |
Yel değirmenini kontrole gittim birisi kopartmış. | Open Subtitles | ذهبتُ للإطمئنان على الطاحونة الهوائيّة، وقام شخص ما بتفكيكها. |
Bir birim onları kontrole gitmiş ve... | Open Subtitles | ذهبت وِحدة ..للإطمئنان عليهما و.. |
Arada bir sizi kontrol etmeye bir adam gelecek tamam mı? | Open Subtitles | سأرسل شخصًا للإطمئنان عليكم من حينٍ لآخر، حسنًا؟ |
Hayır, buraya seni ve bir kaç mahkeme tutanağını kontrol etmeye geldim. | Open Subtitles | كلّا، جئت للإطمئنان عليكِ، ولمطالعة بعض سجلّات المحكمة. |
Ara sıra bebek ağladığında, kontrol etmeye gitmem gerekiyor ama. | Open Subtitles | حسنا , من حين الى آخر تبكي الطفلة ويجب أن أذهب للإطمئنان عليها |
Ne yaptı diye bakmaya geldiğimde gözleri kapanmıştı. | Open Subtitles | جئتُ للإطمئنان عليها، وكانت عينيها مُغلقة. |
Peki ben de George'a bakmaya gidiyorum. | Open Subtitles | سوف أنا أجل, أجل. جورج على للإطمئنان سأذهب |
Gidip yemek yapacağım, sonra gelip sana bakacağım. | Open Subtitles | سأذهب لإعداد العشاء سأعود لاحقاً للإطمئنان عليك حسناً |
Ve bir gün, kontrol etmek için yine buraya uğradım. | Open Subtitles | وذات يوم، مررتُ للإطمئنان عليها في فترة ما بعد الظهر. |
Ameliyattan önce, köprücük kemiğinizin durumuna bakmak istedim. | Open Subtitles | أردت فقط المرور قبل الجراحة للإطمئنان على شفاء عظمة الترقوة |
Çalış o zaman. Beni her gün kontrol etmene gerek yok. Kafayı kırmadım, sadece boşandım. | Open Subtitles | لديه مهارات لا بأس بها التفتي إلى عملكِ إذًا لست مضطرة للإطمئنان علي كل يوم |
Güzel, her gün gelip kontrol edeceğim. | Open Subtitles | حسنا , سآتي كل يوم للإطمئنان عليك |