Bu beş profil rezil olan adamları yakalamak için kullanıldı. | Open Subtitles | هذه الخمس حسابات تم إستخدامها للإيقاع بالرجال الذين تم فضحهم |
Ama bunun dışında bu okçuyu yakalamak için ne yapmanız gerekiyorsa yapacaksınız. | Open Subtitles | خلاف ذلك، قوموا بما في وسعكم للإيقاع بهذا النشاب. |
İzleme listesine koyan FBI ajanlarını tuzağa düşürmek ve tespit etmek için bilgisayar korsanı tehdidinin düzmece olduğunun farkına varmalıydınız. | Open Subtitles | كان عليك ملاحظة أنّ خطة المخترق كانت مكيدة "تفجير قاعة الإستقلال" للإيقاع والتعرف على العملاء الفيدرالين |
O zaman o adamları bulmak için birlikte çalışabiliriz. | Open Subtitles | إذن بإمكاننا العمل سويًا للإيقاع بهؤلاء الرجال |
Teğmen'i tuzağa düşürmek için cazibesini kullanıyor ve bu da suçluluk duymasına neden oluyor! | Open Subtitles | إنها تستخدم حيلها للإيقاع بالضابط و هذا ما يسبب لها الشعور بالذنب |
MI7 de gizli bir organizasyonda çalışıyorum. bizzat kendisi getirmek için... | Open Subtitles | أنا أعمل بمنظمه سريه في إم آي 7 مخصصه للإيقاع به |
Böyle bir pisliği yakalamanın tek yolu var. | Open Subtitles | و هناك طريقة وحيدة للإيقاع بحقير كذلك |
Numarayı yerleştirdi, o da önemli bir şey sandı ve bize tuzak kurmak için onu kullandı. | Open Subtitles | لذا زرع الرقم، وجعلها تظن أنّه مهم، ثمّ إستعملها للإيقاع بنا. |
Sırf bir adamı tongaya düşürmek için böylesine detaylı ve tehlikeli bir plan uygulamaya koyulsun ki? | Open Subtitles | لمَ المجازفة بمثل هذه الخطّة الخطيرة والمعقّدة للإيقاع برجلٍ واحد؟ |
Yani bu adamı yakalamak için ya nerede olduğunu ya da nerede olacağını öğrenmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | للإيقاع بهذا الرجل، علينا أن نعرف أين هو أو أين سيكون |
Yani bu adamı yakalamak için ya nerede olduğunu ya da nerede olacağını öğrenmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | للإيقاع بهذا الرجل، علينا أن نعرف أين هو أو أين سيكون. |
Bu casus çetesini yakalamak için yıllarını harcadın. | Open Subtitles | كانت لديكِ سنوات للإيقاع بشبكة التجسس تلك ولم تفعلي ذلك ، لماذا ؟ |
Onları yeni avı yakalamak için yem olarak kullandığına oldukça eminiz. | Open Subtitles | و نحن متأكدون للغاية أنهم يستخدمون كطُعم في المياه للإيقاع بضحايا جدد |
Şimdi SD-6'yı imha etmek için gerçek CIA'yle çalışan çift taraflı bir ajanım. | Open Subtitles | و الآن أنا عميلة مزدوجة أعمل مع المخابرات الأمريكية الحقيقية (للإيقاع ب(س.د 6 حيث حليفي الوحيد هو عميل مزدوج آخر |
Şimdi SD-6'yı imha etmek için gerçek CIA'yle çalışan çift taraflı bir ajanım. | Open Subtitles | و الآن أنا عميلة مزدوجة أعمل مع المخابرات الأمريكية الحقيقية للإيقاع ب(س.د 6) حيث حليفي الوحيد هو عميل مزدوج آخر |
Geliştirdiğimiz şeyin suçluları bulmak için masum insanları kullandığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | تصنع شيئاً ما ، وأنت على علم بأنك عندما تنتهي منه ـ فسيتم إستخدامه للإيقاع بأشخاص أبرياء ؟ |
Teşekkürler, Dr. Baker. Onu araştırıp bulmak için bize yardım etmenizi isteyebiliriz. | Open Subtitles | شكرا لكى دكتور "بيكر"قد نطلب مساعدتك للإيقاع به |
FBI, KGB memurlarını tuzağa düşürmek için bir operasyon yapıyorsa muhtemelen ofiste konusu geçiyordur. | Open Subtitles | إذا كان مكتب التحقيقات الفيدرالي يُجري عملية للإيقاع بعميل مخابرات روسية فالإحتمالات أنهم يتكلّمون عن الأمر |
Senin gibi bir enayiyi tuzağa düşürmek için. | Open Subtitles | للإيقاع بغبي مثلك |
Bu adamı oltaya getirmek için Sophie'nin gerçek olduğuna inandırmamız gerekli. | Open Subtitles | للإيقاع بهذا الرجل يجب ان نقنعه ان ( صوفي ) هي الصفقة الرابحه |
Bizzat kendisini getirmek için kurulmuş olan bir yapılanmada. | Open Subtitles | ذهبت خصيصا للإيقاع به |
Neal Bellmiere'i sahtecilikten yakalamanın bir yolunu buldu. | Open Subtitles | لقد وجد (نيل) طريقة للإيقاع بـ(بيلمير) بتهمة التزوير. |
- Maddox işi bitirmek için binayı ateşe vermeye çekinmiyorsa dana tuzak kurmak için adam tutmaktan hiç çekinmez. | Open Subtitles | في إشعال مبنى لإقفال صفقة ليس لديه مشكلة مع تكليف شخص للإيقاع بك |
Sırf bir adamı tongaya düşürmek için böylesine detaylı ve tehlikeli bir plan uygulamaya koyulsun ki? | Open Subtitles | لمَ المجازفة بمثل هذه الخطّة الخطيرة والمعقّدة للإيقاع برجلٍ واحد؟ |