İnsanları günde 24 saat, yılda 365 gün fosil yakıt yakmaya devam etmek için teşvik edebilir. | TED | وقد تغري الناس للاستمرار بحرق الوقود الأحفوري 24 ساعة في اليوم، 365 يومًا في السنة. |
Kaybettiklerime tekrar sahip olamam ama yine de devam etmek için nedenlerim var. | Open Subtitles | لا استطيع استعادة ما خسرته لكن مايزال لدي الأسباب للاستمرار |
Bir şekilde birbirlerini daha iyi geliştirdiklerini anlasalar da bir arada devam etmek için bir yol bulamadılar. | Open Subtitles | بشكل ما، على الرغم من أن كليهما كانا يعرفان أن الآخر جعله شخصاً أفضل لم يستطيعا إيجاد طريقة للاستمرار معاً |
Atalet, akışkanların hareket etmeye devam etme eğilimidir, bu da kararsızlığa neden olur. | TED | القصور الذاتي هو قابليّة السوائل للاستمرار بالحركة، وهي ما يسبّب عدم الاستقرار. |
Böyle düşünmek ona devam etme gücü ve cesareti veriyor. | Open Subtitles | وهذا مايحفزة على ما أظن للاستمرار في عمله |
Buna ruh çizgisi adı verilir, dokumacı veya yapana bir çıkış yolu vermek için, aynı zamanda da iş yapmasına devam etmesi için bir sebep olarak desende kasti bir kusur. | TED | إنه ما ما يطلق عليه خط الروح، خطأ متعمد في القالب يعطي الحائك أو الصانع مخرجاً، بل أيضاً سبباً للاستمرار بالصناعة. |
devam etmek için Moore kanununa gerek yok. Üstel bir gelişime ihtiyacımız yok. | TED | لا نحتاج قانون Moore للاستمرار. لا نحتاج التطور الأسي. |
Hadi devam etmek için tıklayalım. | TED | دعنى ننقر على التالي للاستمرار. |
"Niitaka Dağı'na tırman", devam etmek için onaylama kodu olacaktır. | Open Subtitles | شفرة، "تسلق جبل نيتاكا "ستكون تأكيد للاستمرار |
Yaşamaya devam etmek için bir neden bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول التفكير في سبب للاستمرار المعيشة |
Kadın, "Şey, mesajda 'devam etmek için buraya tıklayın' yazıyordu." (Kahkaha) Eğer bunu sevdiyseniz..., ne kadar vaktimiz kaldı? | TED | فقالة:"الرسالة تقول انقر هنا للاستمرار" (ضحك) اذا أعجبتكم هذه، كم تبقى لي من الوقت؟ |
devam etmek için herhangi bir tuşa basınız. | Open Subtitles | اضغط على أي زر للاستمرار. |
devam etmek için 50 sent atın. | Open Subtitles | "أدخل خمسين سنت للاستمرار " |
Ayağa kalktım ve konuşmaya başladım ve şimdi siz bana bakınca da devam etme gereği hissediyorum. | Open Subtitles | و الآن انتم تنظرون الي و اشعر بالحاجة للاستمرار |
Aynı şekilde davranmaya da devam etme niyetindeyim. | Open Subtitles | و أُخطّطُ للاستمرار بذلك تماماً. |
Sana devam etme cesareti aşıladı. | Open Subtitles | و قد أعطَتْكَ الشجاعة... للاستمرار. |
Sohbete devam etmesi için birkaç dostumu gönderdim. | Open Subtitles | لذا أرسلتُ بعض الأصدقاء للاستمرار في المحادثة |
Sue, birazcık daha devam etmesi için onu teşvik ediyor. | TED | تشجعها سو للاستمرار بعض الشيء. |